Bu sene bütün kitaplarını
bitirmeyi hedeflediğim yazarlardan birisi Barış Bıçakçı. Okuduklarımın arasında
en çok Bizim Büyük Çaresizliğimiz ve bu kitabı sevdim. Belli bir konu yok gibi
ama genel bir bütünlüğü olan bu kitapta, Ankara’yı çok bilmesem de sanki elime bu
kitabı almışım sokakta yürüyorum ve yanımdan gelip geçen herkesin içsesini
duyabiliyormuşum gibi hissettim. Okuduğum güzel kitaplardan birisiydi.
Kişiler hep bir şekilde birbirlerinin yakınlarından geçiyorlar ve yeni bir hikâyeye
başlıyorlar, o bitince birden başka birisi anlatmaya başlıyor. Aslında her
paragrafından bir öykü çıkarmış diye düşünüyorum. Özetle çok sevdim…
Altını çizdiklerim;
“Yere çakılana kadar kanatlarımın
olduğuna inanacağım” S- 30
“Kucağınızda tutarken çocuklarınızı,
kucağınızda tutuyordunuz bütün umutlarınızı.” S- 37
“Hayat ne tuhaf! Bazı çatlakların
içine insan davranışları sızıyor ve orada birikiyor. Sonra da kötü kokular
yükseliyor hayatın çatlak yerlerinden, zayıf yerlerinden.” S- 47
“Bir halt var sanki geçmişte.
Düşünme geçmişi, zaten bunun için kısa geliyor insana ömür, düşündüğü için.” S-
50
“Konuşmak kimi zaman sevişmekten
beter eder insanı.” S- 78
Arka Kapaktan;
Tuhaf bir oyun oynuyor sanki
insanlar. Birinin öyküsü sürüp giderken, bir hayat devam ederken, yanından
geçen, oralarda bir yerde gezen bir başkasına, 'öteki' hayatlara ilişiyor
gözümüz, gönlümüz. En derin, en gizli, hem de en sıradan öyküler bunlar. ...