14 Temmuz 2014 Pazartesi

Deliduman - Emrah Serbes


Ciddi anlamda hayran olup, nerede bir şey yazsa alıp okuduğum yazarlarım var benim. Emrah Serbes de bunlardan birisi. Yeni kitabının çıkacağını öğrendiğimden beri onun hakkında hiçbir şey okumadım, kitabın çıkış tarihini bilmek bana yetti.  Kitap kardeşliği ile Temmuz ayında okuyacağımız kitabı seçmeye sıra geldiğinde ise ilk aklıma gelen kitap bu oldu, neyse ki bu sefer diğer kardeşlerim de benimle aynı fikirdeydi.  Kitabı okudum, bir sürü cümlenin altını çizdim ve elbette ki yine bayıldım. Kız kardeşini meşhur etmeye çalışan kafası karışık bir 17’lik gencin ağzından yazılan bu kitabın kurgusunu da, içindeki benzetmeleri de çok beğendim ve satır aralarındaki mesajları gülümseyerek okudum.

Gezi Parkı olaylarını da konunun içine katmasından dolayı eleştiri alan bu romanın aslında belli bir kitleye değil, bütün partilere, siyasete, sivil toplum kuruluşlarına ve özellikle kapitalizme karşı bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. Yine de eleştirebilmek için önce okumak gerekiyor.

Altını çizdiklerim;

“Genellikle kötücül insanlar başkalarının yaptığı kötülüğün hemen farkına varırlar. Ellerine fırsat geçmediği için kötülük yapamadıklarından, başkalarının yaptığı kötülükleri en ağır şekilde yargılayanlar da onlar olur.” S- 76

“Acı dolu bir dünyada yaşıyorduk ve bu acıların çoğunun mantıklı bir açıklaması yoktu.” S- 99

“Özgürlüğü hep insanın canının istediğini yapması zannediyoruz, oysa özgürlük her şeyden evvel bir histir. Eylemden önce o his gelir. İnsana bir şey yaptıran yahut yaptırmayan şey o histir.” S- 117

“İnsan ayrılınca değil, yeniden kavuşma ümitleri tükenince yıkılır.” S- 160

“Ömrümüzü yaptığımız yanlışlardan geri dönmekle harcamıştık ama hayatı hala ilerlenecek bir şey olarak görüyorduk. İnsandık çünkü biz, budalaca zaferlerimiz vardı hiçbir işe yaramayan ve bilgece yenilgilerimiz vardı bizi birbirimize daha sıkı bağlayan, umutsuzca kederle bağlayan bizi birbirimize. Kendi içimizde sessiz ve korkunç mücadeleler vermiştik, kendi iç savaşlarımızın gazisiydik hepimiz, kendimize yenilip kabul etmiştik kendimizi ve kendimize boyun eğmiştik ve şimdi kimseye boyun eğmeyecektik!” S- 343

“İnsan sadece öğrenmek zorunda olduğu şeyleri öğrenir oğlum. Sadece acıyla öğrenilenler unutulmaz. Ve ne vakit çekilirse çekilsin, insanın yüreğinin en derinlerinde hissettiği acı, o saf acı, bir imbikten süzülürcesine gelip insanın içine akan o katıksız acı, tüm zamanların acısıdır.” S- 347

Arka Kapaktan;

On yedi yaşındaki Çağlar İyice konuşuyor. Kız kardeşi Çiğdem'i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz'i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç unutamadığı dedesini, hatırlarken kahrettiği babasını anlatıyor. Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul'a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakâr dünyaya, Allahsız sermayeye, martılara, küçük bir kızın kalbini kıranlara isyan ediyor. Barikatların arkasında, soluk soluğa, yapayalnız, erken kaybeden bir delidumanın öfkesini çemkiriyor. Emrah Serbes, zamanın ruhunu, Gezi'nin isyancılarını, hürriyetleri için öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı unutmak için yumruğunu sıkanları resmediyor. Deliduman, büyük zamanın ve her zaman kenarda kalanların romanı.

1 yorum:

  1. aynı cümleleri paylaşınca daha da mutlu oluyorum ... sevgilerimle....

    YanıtlaSil