13 Ekim 2014 Pazartesi

Suçluyorum - Emile Zola


Emile Zola’nın daha önce Germinal isimli kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Suçluyorum yine toplumsal adaletsizliğe karşı bir başkaldırı manifestosuydu. Yüzbaşı Dreyfuss’un sahte evraklarla hapse atılmasından dolayı Zola’nın Genelkurmaya yazdığı bir mektuptu. 1800’lü yıllarda bu kadar cesurca bir şeye imza atmak ta eminim ki her yazarın harcı değildi, ancak Zola’nın içindeki bu adalet ve eşitlik ateşi sanırım kendisini durdurmadı.
Kitap sadece kırk üç sayfa kadar ancak içi tamamen dolu diyebilirim, okunması kolay bir dile sahip.
Altını çizdiklerim;
“Üstelik bu insanlar uyuyabiliyorlar, eşleri ve çocukları var, onları seviyorlar!” S- 27
“Gerçek toprağın altına kapatıldığı zaman, orada öyle bir toplanır öyle bir patlama gücü kazanır ki, patladığı gün her şeyi kendisiyle birlikte havaya uçurur.” S- 33
Arka Kapaktan;
19. yüzyıl sonları Fransa'sında, Yahudi kökenli bir subayın, Yüzbaşı Alfred Dreyfus'ün haksız yere casuslukla suçlanmasıyla patlak veren Dreyfus Davası, yalnızca bir hukuk ve ayrımcılık skandalı değil, aynı zamanda başta ordu ve yargı olmak üzere ülkenin tüm kurumlarını temellerinden sarsan bir toplum olayıydı. Tam 12 yıl sonra Dreyfus'ün aklanmasıyla sonuçlansa da, Üçüncü Cumhuriyet ve çağdaş Fransa'nın tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Bu dava çevresinde gelişen çalkantıların keskinleştirdiği güçler dağılımı, kilise ve devlet işlerinin ayrılması gibi sarsıcı önlemlerin alınmasına, sağdaki milliyetçiler ile soldaki antimilitaristler arasında uzun sürecek bir bölünmenin doğmasına yol açtı.
Büyük romancı Émile Zola, 13 Ocak 1898 günü bir gazetede yayınladığı Suçluyorum başlıklı açık mektubuyla, Dreyfus'e yapılan haksızlığın karşısına dikilen Fransız aydınlarının sözcüsü oldu. Artık bir klasik niteliği kazanan ve onurlu aydın başkaldırısının görkemli bir örneği olan Suçluyorum'u Tahsin Yücel'in çevirisi ve önsözüyle sunuyoruz.

1 yorum: