18 Eylül 2015 Cuma

Gösteri Peygamberi - Chuck Palahniuk


Yeraltı Edebiyatının en iyi yazarlarından Chuck Palahniuk’tan daha önce Dövüş Kulübü’nü okumuş ve çok beğenmiştim. Kendisi tüm kitaplarını bitirmek istediğim yazarlardan.

Bu sefer ikinci kitabı Gösteri Peygamberi’ni okudum ve inanılmaz beğendim. Palahniuk’un satır aralarında verdiği mesajlara bayılıyorum. Bu romanda bir kilise doktrini ile büyüyen ve sonra şehre yani gerçek hayata yollanan bir misyonerin hikâyesi anlatılıyor. İşin ilginç olan kısmı ise kiliseye bağlı olan kişilerin birer birer intihar etmesi ve en sona karakterimizin kalması ile kendisinin vahşi tüketim toplumu tarafından bir anda yüceltilip bir anda alaşağı edilmesinden bahsediliyor.

İlk zamanlarında tamamen öğretilere uygun yaşayan bu adam zaman içinde değişim gösteriyor, özellikle tanıştığı bir kadın onu hayatına çok büyük etkilerde bulunuyor. Roman bir düşmek üzere olan bir uçakta karakterin hikâyesini anlatmasıyla sondan başa doğru ilerliyor.

Palahniuk’un uçaklarla ve kimyasallarla ilgili nasıl bir takıntısı var bilmiyorum ama bunların hem Dövüş Kulübü’nde hem de Gösteri Peygamberi’nde öyle güzel kullanmış ki hayran olmamak elde değil.

Altını çizdiklerim;

“Eğer kimse izlemiyorsa herhangi bir şey yapmanın çok anlamsız olduğunun farkına varıyor insan.”

“Bir şeyler yapıyor olmanızın hiçbir önemi yok. Eğer yaptıklarınızı kimse fark etmiyorsa, hayatınız koca bir sıfırdan ibarettir. Boştur. Anlamsızdır.”

“Geleceğe güvenmiyor oluşumuz, geçmişimizden kopmamızı zorlaştırır. Geçmişte kim olduğumuz konusundan bir türlü uzaklaşamayız.”

“İnsanların hepsi tutacak bir el arıyor. Rahatlatılmak istiyor. Her şeyin yoluna gireceğine dair sözler istiyor.”

“sakin olun. Herkes derin derin nefes alsın. Hayat güzeldir. Olduğunuz gbi davranın ve nazik olun. Sevginin kendisi olun. Sanki sevgi varmış gibi.”

“Sıradan insanların sahip olamadığı her şeye sahip olmak zorundasınız. Onların başarısız olduğu alanlarda, siz sonuna kadar gidebilmelisiniz. İnsanların olmaya korktukları şey olursanız, onların hayranlığını kazanırsınız.”

“Hepimiz aynı televizyon programları ile büyüdük. Sanki hepimize aynı suni hafızadan takılmış. Çocukluğumuzla ilgili hiçbir şeyi hatırlamazken, komedi dizilerindeki ailelerin başına gelenlerin hepsini gayet iyi biliyoruz. Hepimizin belli başlı hedefleri aynı. Hepimizin korkuları aynı. Çok yakında aynı anda aynı şeyleri düşünmeye başlayacağız. Mükemmel bir uyum içinde olacağız. Senkronize. Birleşmiş. Eşit. Kati. Karıncalar gibi. Böcekler gibi. Koyunlar gibi.”

Arka kapaktan;

Yalnızlık, yabancılaşma, şiddet, pornografi, tüketim ve şöhret açlığı... Televizyon kanallarından boca edilen sayısız yalanla kirlenmiş, hiçbir şeyin dolduramadığı bir boşluk... Gösteri Peygamberi, yeni bir binyılın başındaki modern dünyanın ürkütücü çılgınlığına ilişkin karanlık bir taşlama; medya, şöhret ve pop kültürüne yönelik sivri dilli bir aşağılama... Tender Branson, Creedish mezhebinin dünyadan yalıtılmış sahte cennetinde doğup büyümüş ve dış dünyaya gönderilmiş binlerce misyonerden biri. Kilise doktrinine göre görevi, yaşadığı sürece çalışmak ve gerekli olduğunda ölmek. Kaderi beklenmedik biçimde değişip onu şöhretin doruklarına taşırken aynı zamanda medya ve popüler kültürün içyüzüyle tanıştırıyor. Yarı tanrıya dönüşme yolunda yaşadıkları yakında yüzleşeceğimiz kıyametin çarpıcı bir habercisine dönüşüyor... Branson, mezhepte kendisine zaten hiç verilmemiş olan hayatı dış dünyanın çirkinliğine sonuna kadar gömülerek yok etmeyi deneyecektir. Ne var ki, hayatına karışan gizemli Fertility Hollis'e göre, kendine bir kader çizmeye çalışması anlamsızdır. Olacaklar zaten bellidir ve olmak zorundadır... Ve intihar etmekle şehit olmak arasındaki tek fark gazetede manşet olmaktır. Chuck Palahniuk, önlenemez kaderine doğru nefes kesici bir hızla sürüklenen kahramanın gözünden tüketim toplumunun hastalıklı ve anlamsız yaşam biçimini bize bütün çıplaklığıyla gösteriyor. Dövüş Kulübü'nün yazarından, en az ilki kadar çarpıcı bir roman, benzersiz bir yeraltı edebiyatı örneği.