Geçen sene serinin ilk kitabı
olan Su’yu okumuş ve çok beğenmiştim. Özellikle yazarın çevrenin ve doğanın
korunması konusunda farkındalık yaratması beni kitaba ayrıca bağlamıştı. Bu sene
serinin ikinci kitabı Toprak ile yine gazeteci Defne Kaman’ın ortadan
kaybolmasıyla ilgili olan hikaye Anadolu’nun ortasında Çorum’da geçiyor. Bu sefer
tarihi eser kaçakçılarıyla ilgili bir yazı dizisi peşinde olan Defne Kaman aniden
ortadan kayboluyor ve Umay nine ve sahaf Semahat bu olayı duyar duymaz Çorum’a
seyahat ediyorlar. Kitabın en çok ana fikrini seviyorum, çünkü üzerinde
yaşadığımız toprakların tarihi ve çevre açısından önemlerini bizlere tekrar
tekrar hatırlatırken arada eski efsane ve mitolojik unsurlara da çokça yer
verilmiş durumda. Bunu okumak her ne kadar keyifli ise de bilgi çokluğu
karşısında zaman zaman ana hikâyeden koptuğumu fark ettim. Bu roman üzerinde
çokça çalışılmış olduğu her halinden belli olan bir roman. Tavsiyem önce Su
kitabının okunması yönünde. Ben önümüzdeki sene çıkacak olan Hava kitabını da
heyecanla bekliyorum.
Altını çizdiklerim;
“Sevdiğimiz birini toprağa
verdiğimizde, onu kaybetmenin derin acısını yine toprakla temizleriz. Toprak,
bize binlerce yıldır karşılıksız olarak sadece nimetler sunan, evimiz yerimiz,
yurdumuz ve/veya hakkını yediğimizde kıtlık, depremi, erozyon ve
yanardağlarıyla belamızı veren bir kum parçası değildir. Toprak, aynı zamanda
içinde, altında ve üstünde yaşayan milyonlarca canlıyla orta ve üst dünyadaki
bütün canlara can katan ‘alt Dünya’nın da’ ana vatanıdır.
“Sonuçta herkes görmek istediğini
görür, herkesin algı kabı kendi gönlü kadar büyüktür.”
“Parasız güç itibardır ve asla
satın alınamaz.”
“Tek bir kıvılcım büyük yangına
sebep olur.”
“Bir kadının en güzel olduğu
zaman, kendini güzel hissettiği andır.”
“Aşağılanma ve dışlanma
korkusuyla her an bütün devreleri yanmaya hazır bekleyen insan beynini mucizevi
dokunuşla iyileştiren sihirli sözcüklerden biridir: hepimiz”
“Gürültü, düşünceleri bulandırır.
Aklınızı dinlemek için sessizlik şarttır.”
Arka Kapaktan;
Çorum'da Hitit dönemine ait büyük
bir tarihi eser hırsızlığını araştıran gazeteci Defne Kaman ortadan kaybolur.
Gazeteci kadının en son görüldüğü antik Hitit kalıntısı Yazılıkaya'da ortaya
çıkan geyiğin nöbet tutması, bir efsane gibi Çorum'da kulaktan kulağa yayılmaya
başlar.
Olayın büyümesi üzerine, Defne
Kaman'ı canlı bulmak için şehrin valisi, emniyet müdürü ve Türkiye'nin ilk
eko-hacktivisti olduğunu iddia eden Karaca canla başla çalışmaya başlar. Bu
sırada sosyal medyada #DEFNEKAMANNEREDE etiketiyle birleşen gençler eylem yapmak
için Çorum'a yola çıkarlar.
TOPRAK, okuru bir yandan kayıp
bir gazetecinin izinde Anadolu'da, sürükleyici bir maceraya davet ederken,
kadim Kamanlık (Şaman) geleneğimizin TOPRAK ETİĞİ VE HAKKINA saygı gösterdiğini
hatırlamamız için psiko-mitolojik bellek arayışını da sürdürüyor.
Türk mitolojisinde temsil
edildiği 'alt dünya' söylenceleri ve gezegenimizin ana rahmi; tohumdan-insana
bütün canların yuvası olan TOPRAK, bu romanda okura ekolojik bir alt metin
okuması da sunuyor.
"Buket Uzuner, Türk Şamanizmi'ni
evrensel değerlerle bugüne aktarmakta büyük başarı kazanıyor.[Tabiat
Dörtlemesi] Buket Uzuner yaratıcılığının en güzel simgelerinden…"
-Talat S. Halman-