İş Bankası’nın Hasan Ali Yücel
serisinden bir kitap daha okudum. Bu seriyi zaman içinde bitirmeyi planlıyorum
ama nasıl yetişeceğimi de bilemiyorum. 1800’lü yıllarda yazılan bu kitap o
dönemdeki idam cezalarına karşı bir manifesto niteliği taşımakta. Yazar yazıp
yazmama, yayınlayıp yayınlamama konusunda çok ciddi düşünmüş fakat en sonunda
yayınlamaya karar vermiş. Bir idam mahkûmunun son gününü, hissettiklerini
anlatan bu roman biraz karamsar ve bence çok gerçekti. Özellikle kitabın
başındaki önsözü okumadan direk küçük tiyatro oyununa geçtim çünkü bazı
önsözlerde kitapla ilgili bilgi veriliyor ve ben genelde önsözleri kitap
bittikten sonra okuyorum. Kitabı bitirdikten sonra doğru bir hareket yaptığımı
da anladım. Klasiklerden olmasına rağmen gayet hızlı ve keyifle okunabilecek
bir roman, tavsiye ederim.
Altını çizdiklerim;
“Yasaları çocuklar yapmıyor”
önsözden
“Kuşkusuz pek çok kitabın
toplumsal düzeni yıkıcı etkileri var.” Önsözden
“İnsanların hepsi belirsiz bir
süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmdurlar.” S- 7
“Bu yazılanlar düşünen bir
insanın başını bir başka sefer adaletin terazisine atarken ellerindeki gücü
belki de daha insaflı kullanmaya yönetmeyecek mi? “S- 11
“Manevi acının yanında fiziki
acının ne önemi var?” S- 11
“İnsan içinde bulunduğu umutsuz
koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.” S- 55
Arka Kapaktan;
Victor Hugo (1802-1885): Fransız
edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve
oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı.
Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayaklanmalarının
ardından Kurucu Meclis'e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı, l'Evénement
adlı bir gazete çıkardı. 1852'de Louis Bonaparte'ın imparatorluğunu ilan ettiği
hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi. Cezası 1859'da sona erdi,
fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870'de
Fransa'ya döndü. 1871'de Paris Komünü'nü desteklemese de komüncüleri savundu.
Victor Hugo 1829 yılında yayımladığı Bir İdam Mahkûmunun Son Günü adlı
romanıyla idam cezasına taviz vermez bir tavırla karşı çıktı. Klasik edebiyatın
şaheserleri arasında yer alan Notre-Dame'ın Kamburu ve Sefiller adlı
romanlarıyla dünya edebiyat tarihine geçti.
Okurken gerçekten içim sıkılmıştı ki bu da ne kadar gerçekçi olduğunu gösteriyor aslında :)
YanıtlaSilbu seriyi ben de okuyup bitirmeyi düşünüyorum...
YanıtlaSil