Adı bilinmeyen bir ülkede geçen
romanda insanlar bir sabah uyanırlar ve ülkede ölümün olmadığını fark ederler.
Bundan sonra yaşananlar ise tam bir kara mizah örneğidir. İnsanların yatalak ve
hasta olmalarına karşın zor şekilde yaşamaya devam etmeleri, bu insanların
yakınlarının yaşadıkları, miras düşünceleri, cenaze levazımatçılarının işsiz
kalması, nüfus artışı, en önemlisi ölüm korkusunun ortadan kalkması sebebiyle
kilisenin önemini yitirmesi ve mafya ve devletin ortak çalıştığı konular kitaba
olan ilgimi hep ayakta tuttu.
Kitapla ilgili en zor kısım ise
hiç paragraf ayrımı olmaması ve uzun cümlelerin virgüllerle daha da uzun halde
olması sebebiyle alışana kadar okurken biraz beni zorlamasıydı ancak bu
kitaptan sıkılabileceğiniz anlamına gelmiyor.
Kısacası, okuyun eğleneceksiniz…
Altını çizdiklerim;
“Hani derler ya, yaşamak ve
görmek gerek, bu zamana bağlı bir sorundur ve bazı şeyleri görmek nasip olmazsa
eğer, bu sadece yeterince yaşamadığımızdan olacaktır.” S- 81
“Sözcüklerin arasında da bir
hiyerarşi, bir protokol ve hatta asalet unvanları vardır ya da tam tersine bazı
sözcükler ayaktakımına mensup olduklarını gösteren izler taşırlar.” S- 193
Arka Kapaktan;
Adı bilinmeyen bir ülkede, dünya
kuruldu kurulalı görülmemiş bir olay gerçekleşir: Ölüm, o güne kadar yerine
getirdiği görevinden vazgeçer ve hiç kimse ölmez. Bir anda ülkeye dalga dalga
yayılan sevinç çok geçmeden yerini hayalkırıklığı ve kaosa bırakır.
İnsanların ölmemesi zamanın
durduğu anlamına gelmemektedir, ezeli bir yaşlılıktır artık onları bekleyen.
Hükümetten kiliseye, sağlık kurumlarından ailelere, şirketlerden mafyaya kadar
herkes ölümün ortadan kalkmasının getirdiği sonuçlarla mücadele etmek
zorundadır. Ancak ölüm, beklenmedik bir kimlikle ve umulmadık duygularla
insanların arasına geri döner.
Ölüm ve ölümsüzlük karşısında
insanın şaşkınlığını, çelişkili tepkilerini ve ahlaki çöküşünü, edebi,
toplumsal ve felsefi anlamda derinlikli bir biçimde işleyen José Saramago,
geçici olanla ebedi olanı birbirinden ayıran kısa mesafenin meseli sayılacak
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş'u, başladığı gibi bitiriyor: "Ertesi gün hiç
kimse ölmedi."
Not: Pinuccia Kış Okuma Şenliği
kapsamında okuduğum ikinci kitap olması sebebiyle bana 15 puan kazandırmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder