28 Aralık 2014 Pazar

Yeni yılda hem her şeyden haberiniz olsun hem de moda ve yeni keşifler sizden sorulsun!

Haberleri takip etmek için kullanılabilecek en iyi uygulama Hürriyet E-gazete olsa gerek. Hem basılı gazete okuma keyfini yaşarken, hem de güncel haberlere ulaşabilme imkanı sunuyor. Uygulamanın son güncellemeleri ile de; hava durumuna, burcuma, finans haberlerine ve sinema rehberine ulaşabiliyorum. Hürriyet E-Gazete'nin en güzel yanı da (sona sakladım) bir sonraki günün haberlerini 00:00'da alınıyor olması. 

Şimdi de sizi Hürriyet E-gazete'nin yılbaşı paketi ile tanıştırmak istiyorum. Bu pakette Hürriyet E-Gazete'nin yanı sıra, Elle ve Atlas dergilerinin dijital kopyası var :) 

Haberleri ve gündemi hem gazete okuma keyfini yaşayarak takip etmek isteyenler, hem de ben gazetemi okurken bir yandan da falıma da bakarım, filmlerden de haberim olur diyenler yılbaşı paketini kaçırmasın derim! Hem de kısa bir süre için sunulan bu paketi alıp, gazete keyfini sürerken modayı Elle ile takip de edebilir, Atlas okuyarak da farklı keşifler yaşayabilirsiniz. 

Yeni yılda sevdiklerine sevdiğin şeyleri hediye etmek de adettendir. Siz de arkadaşlarınıza ve gazetesiz olmaz diyen aile üyelerinize 6 aylık veya 1 yıllık versiyonları olan Hürriyet E-Gazete paketlerinden birini hediye edebilirsiniz. Her gün kullandıkça sizi hatırlasınlar:)

Daha ayrıntılı bilgi almak için sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

22 Aralık 2014 Pazartesi

Güz Okuma Şenliği Son Rapor


 
Şenlik tamamlandı, tam istediğim performansı gösteremesem de toplamda 20 kitap okudum :)
1.Kategori (10 puan) : İsminde sonbahar mevsimini çağrıştıran kitap.
Rüzgar Ne Diyor? –Suzanna Tamaro – Can Yayınları - 123 sayfa
2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.
Bazuka – Murat Uyurkulak – Metis – 92 sayfa
3. Kategori (10 puan) : Deneme- İnceleme- Gezi – Anı kitabı
Fenerbahçe Seyahatnamesi – Alp Eralp – Yitik Ülke Yayınları – 160 sayfa
5. Kategori (10 puan): Nobel ödüllü bir yazardan bir kitap.
Kabil – Jose Saramago – Kırmızı Kedi – 146 sayfa
7. Kategori (10 puan) : Türk yazardan öykü kitabı
Mahallenin Kısmeti – Aziz Neswin – Nesin Vakfı Yayınları – 193 sayfa
9. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.
Otomatik Portakal – Anthony Burgess – 168 sayfa
10. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap.
Stefan Zweig- Satranç – Can Yayınları – 71 sayfa
11. Kategori (10 puan ): Atatürk hakkında bir kitap
Latife- Fikriye / İki Aşk Arasında Atatürk – İsmet Bozdağ – Truva Yayınları – 223 sayfa
12. Kategori (10 puan): Hayatının herhangi bir döneminde öğretmenlik yapmış bir yazardan bir kitap.
Yolpalas Cinayeti – Halide Edip Adıvar – Can Yayınları – 81 sayfa
13. Kategori (10 puan): Türkiye'de herhangi bir edebiyat ödülü kazanmış bir kitap.
Devlet Ana – Kemal Tahir – İthaki – 650 sayfa
15. Kategori (10 puan):Artık aramızda olmayan bir yazardan bir kitap.
Suçluyorum – Emile Zola – Can Yayınları – 50 sayfa
16. Polisiye – Gerilim – Korku
İstanbul Hatırası – Ahmet Ümit- Everest- 561 sayfa
17. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.
Vişne Çürüğü – Aylin Acar – Potkal Kitap – 128 sayfa
19. Kategori (Her kitap 10 puan, 2 kitabı da okuyana ekstradan 20 puan, toplam 40 puan): İsminde bir şehir/ülke adı geçen bir kitap ve buna ek olarak o şehrin yer aldığı ülke edebiyatından bir kitap.
İstanbul Kırmızısı / Ferzan Özpetek / Can Yayınları / 139 sayfa
Gazel – Nihal Yeğinobalı – Can Yayınları – 289 sayfa
21.Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Fi – Akilah – Destek yayınları – 598 sayfa
Tesirsiz Parçalar – Ali Lidar – Müptela Yayınları – 230 sayfa
22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): İsminde aynı kelimenin geçtiği üç kitap.
Son Aşk Çiçeği- Ali Ünal – Yitik Ülke – 128
Tutulma; Aşkın Patolojisi – Nevbahar Atabay- Yitik Ülke – 111
Bir Rüyaydı Seninle Aşk – Justin Kramon – Sonsuz Kitap – 438 sayfa
Toplam 20 kitap + iki kategori tamamladığım için ekstra puanlar ve 4579 sayfadan dolayı 44 puan da eklenince puanım 305 puan ile okuma şenliğini tamamlamış oldum.

Fi - Akilah Azra Kohen




Bu kitapla ilgili o kadar çok paylaşım görmüştüm ki, okunacaklarımın arasına hemen eklemiştim. Kitap Kardeşliği grubumu da Aralık ayı kitabı olarak bunu seçtiğinde hiç düşünmeden ben de varım dedim. Fi, genel anlamda güzel ama bir o kadar da dağınık bir kitap. Bir psikoloğun yaşadıklarını anlatırken bir yandan da kişisel gelişim anektodlarını size aktarıyor. Sevdin mi derseniz, gönülden evet diyemeyeceğim ama şunu da atlamamak lazım ben kişisel gelişim okumayı seven birisi değilim. Kitabın devamı da var Çi isminde. Ben merak ettiğim için onu da okuyacağım ya da kitapta öğrendiğim gibi deneyimlemem gerektiğini düşünüyorum. Yine de altı yüz sayfalık ama akıcı bir kitap olduğunu ve çok başarılı bir tanıtıma sahip olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. bir de kitabın baş karakteri Can Manay’ın bazı tavırlarını Elli Ton serisindeki Christian Grey’e bir tek ben mi benzettim bilemiyorum?

Arka Kapaktan;

Fi, deneyimin içinde kaybolmak yerine korkmadan deneyime sahip olmanın yolculuğudur. İçinde bolca bulunan manipülasyon, seks, aldatma ve aldanma hikâyeleri belki herkesin dikkatini çekebilir ama gerçeklerden yola çıkılarak ulaşılmak istenen yerde sadece farkındalık vardır.

Fi güzelliğin lanetlendiği, zekânın yağmalandığı, iyinin kurban edildiği ve kasaba kurnazlığıyla yönetilen bu gezegende, içine doğduğumuz bu kutsal hayatı kutlamak için yazılmıştır. Kendi potansiyelini keşfetme cesareti gösterebilmiş gerçek kişilere, çatlama cesareti gösterebilmiş tohumlara adanmıştır.

Bir kişiye duyulan aşktan daha acımasız bir şey var mıdır?

19 Aralık 2014 Cuma

İstanbul Kırmızısı - Ferzan Özpetek


Yaz sezonunda alıp kenara koyduğum kitaplardan birisini okuma şenliği sayesinde okuma fırsatı buldum. Açıkçası şenliğin en sevdiğim kısımlarından birisi de bu.
Öncelikle kitabın bir yönetmenin gözünden yazıldığı çok belliydi, her sahne insanın gözünde canlanıyordu, ayrıca filminin çekilmesi de hoş olabilir diye düşünüyorum. Çok samimi bir kitap olduğunu söylemek istiyorum, duygu ve düşünceler sade bir dille anlatılmış ki bu sayede kitabı bir çırpıda okuyuveriyorsunuz. Gezi olaylarından da bahseden bu kitap olaylara herhangi bir bakış açısı katmadan aktarıyor, bir aşkın etrafında dönen olaylarmış gibi, herhangi bir politik fikir sunmadan. Son dönemde o kadar çok politika, siyasetin içine düştük ki yazarın bize aşkı hatırlatmak istediğini sezdim. Kitabın sade dille yazılmasının yanında içinde çok güzel cümleler de bulunmaktaydı.
Altı çizili cümleler;
 “ucurtma ucurmayi bilmeyen bir erkek, bir kadini mutlu edemez”
Arka Kapaktan;
Ferzan Özpetek, doğup büyüdüğü şehir olan İstanbul'u yıllardır uzaktan gözlemliyor. Bu sevginin ve hüznün romanı olan İstanbul Kırmızısı, sanatçının sinema eğitimi için İtalya'ya gidişine kadarki İstanbul yaşantısından izler taşıyor. Mesafelerle ölçülebilen uzaklığın kişiyi bir şehre ait olmaktan alıkoyamayacağını, önemli olanın şehirde yaşamak değil, şehri yaşatmak olduğunu gösteriyor.
Filmleriyle tüm dünyada adından söz ettiren Ferzan Özpetek, romancılıkta da bir o kadar iddialı.

15 Aralık 2014 Pazartesi

Kontrbas - Patrick Süskind


Yazarın daha önce "Koku" isimli kitabını okumuş ve sonrasında da filmini izleyerek hayran olmuştum. Bu sefer çok daha ince bir kitabı ile hem de bir tiyatro oyununu okudum. Kontrbas çalan bir adamın seyirci ile konuşmasını, duygu ve düşüncelerini anlattığı bu kitap sizi şaşırtacak. İlk başta kendini ve sanatını yere göğe sığdıramayan kontrbas sanatçısının aslında içinde neler hissettiğini ve sonlara doğru kontrbastan ne kadar nefret ettiğini özetle bu duygu değişimini büyük keyifle okuyacaksınız. Ayrıca Süskind’in esas mesleği ne bilmiyorum ancak müzik bilgisine ve tasvirlerine bayıldım.

Altını çizdiklerim;

“İyi olan ne varsa ölüyor, çünkü zamanın akışı iyinin karşısında” S- 17

“Çünkü müzik insani bir şeydir. Politikanın, dünyada olup bitenin ötesinde bir şey. Bütün insanlığa özgü bir şey, diyebilirim, insan ruhunu ve, insan beynini oluşturan bir temel unsur. Ve müzik her zaman olacaktır.” S- 36

 Arka Kapaktan;

Koku adlı romanı çoktan kült bir eser haline gelen Patrick Süskind, bu defa notaların dünyasına girmiş: Bir kontrbasçının öyküsünü, ses tonu giderek yükselen bir monolog biçiminde anlatıyor.

Kontrbas, cüssesiyle doğru orantılı olarak, müzisyenin evinde ve yaşamında büyük bir yer işgal ediyor. Kontrbas, müzisyenimizin hem dostu hem düşmanı; ondan kopamıyor ama onunla da olmuyor. Bu iri, hantal aletin altında eziliyor adeta. Önceleri, kontrbassız bir orkestranın düşünülemeyeceğini belirterek onu yüceltirken, monolog ilerledikçe, kontrbasa duyduğu nefret açığa çıkıyor. Ona göre bu enstrüman hep arka planda kalmaya mahkûm, bu nedenle çalanı da arka planda bırakıyor.

Süskind'in, sanatsal yaratıcılık ile memuriyet kalıpları arasındaki çelişki, hayatı cehenneme çeviren “ne onunla ne onsuz” sevgililer gibi konuları incelikle işlediği Kontrbas, ironik, sürükleyici bir kitap.

8 Aralık 2014 Pazartesi

Fenerbahçe Seyahatnamesi - Alp Eralp


Futbola ilgisi olmayan bir Fenerbahçeli olduğumu belirtmek isterim. Bu kitap Yitik Ülke Yayınevi’nden bana hediye olarak gelen kitaplardandı. İlk başta futboldan çok anlamadığım ve keyif almadığım için okurken sıkılacağımı düşünmüştüm. Ama Alp Eralp’in mizahi kalemi bana tam tersini yaşattı.
Alp Eralp kendi anılarını derlediği bu kitapta bir sezondaki tüm Fenerbahçe maçlarına gitmiş ve bizlere hepsi ile ilgili küçük anekdotlar anlatmakta. Gittiği şehirlerdeki yemeklerden, bilet bulamamasına kadar her türlü detaya sahip olan bu kitap özellikle futboldan benden daha çok anlayan ki sanırım bu “herkes” demek olabilir, okuyuculara büyük keyif verecektir. Bu kitap sadece Fenerbahçeliler için değil futboldan keyif alan herkese göre. Keyifli okumalar...
Arka Kapaktan;
Fenerbahçe'nin peşinde 34 maçın 34'üne de giden Alp Eralp tüm Fenerbahçeliler için muhteşem bir kitap hazırladı. Şampiyonluğa giden yolda "Fenerbahçe Seyahatnamesi"ni, yaşananları, bu değerli anıları heyecanla okuyacak ve unutamayacaksınız!
Bir sezonda 34 maçın 34'üne gidilebilir mi? Evet, çok zor. Deplasmanı var, karı kışı var, kendi iş ve aile hayatınıza bağlı yoğunluk var, hastalık var sağlık var, deplasman yasakları var, bir de verilen cezalar sonucu sadece kadın ve çocuklara açık maçlar var. Alp Eralp Fenerbahçe'nin peşinde, muhteşem bir sezonuna şahitlik ederek birçok şehirde 34 maça gidiyor.
Sahanın dışında yaşananları, Türkiye'nin farklı coğrafyasında gezip gördüğü yerleri, tatmaya doyamadığı lezzetleri ve 30 yıldır gittiği maçlarda biriktirdiği anıları, dostlukları ve son dakikada gelen gollerin tarifsiz heyecanını anlatıyor.
Futbol asla o sezon yaşananlar değil, bir zaman tünelinde gezintidir. Alp Eralp'in gençliğinden, okul yıllarından, iş yaşamından, mahallesinden, İstanbul ve Anadolu'nun her yerindeki stadyumlardan arta kalan içi Fenerbahçe dolu hayat kırıntılarında keyifli bir yolculuk yapıyoruz.
34'te 34 yaparken satırlara düşen 30 senelik bir yol hikâyesi ve Fenerbahçe Seyahatnamesi!

1 Aralık 2014 Pazartesi

Semaver - Sait Faik Abasıyanık



Kitap Kardeşliği için sanırım ilk defa bir öykü kitabı seçildi. Sait faik abasıyanık’tan Semaver isimli kitabı okuyacağımızı öğrendiğimde hemen kitapçıma koştum. Özellikle kapağının eski kitap şeklinde olmasına bayıldım. Kitapta birbirinden bağımsız ve hüzünlü 19 adet öykü bulunmaktaydı. Hepsini ayrı ayrı sevdim ama en sevdiğim sanırım Kıskançlık isimli öykü idi. Genelde umutsuz durumları kaleme alan Sait Faik’in bu kitabına Haldun Taner’in de sonsözü eklenince daha da keyifli olmuş.
Biliyorsunuz ki Kitap Kardeşliği gurubumuz her ay Instagram’da paylaşılan bir fotoğrafı ayın fotosu seçiyor ve bir sonraki ay okunacak kitabı kazanan arkadaşımıza hediye ediyorlar. Bu ayın ödülünü yukarıda gördüğünüz gibi, en yaratıcı fotoğrafımla ben kazandım :)
Oylamada adımı veren bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum..
Altını çizdiklerim;
“Kanunlardan kaçamak noktaları çıkarmak yalnız avukatların değil, her vatandaşın hakkıdır.” S- 65
“Soğan ekmek yalnız şehirli midesine değil köylü midesine de dokunabilir ve dokunmaktadır.” S- 72
“Sevmekten korkuyorum. Başka arzular, ihtiraslarla atıldığım yolda beni avare ve çırılçıplak, başı her manada boş bırakacak yalnız bir şey olduğunu biliyorum ve ondan karanlıktan, riyadan, zulümden, hürriyetsizlikten korkar gibi ürküyorum.” S- 91
“Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır. Hafızalarının bu bahtsız kuvveti karşısında hiçbir memleket, hiçbir vatan tutamadan her yeri, her şeyi severek öleceklerdir.” S- 111
Arka Kapaktan;
Sait Faik, Burgaz çalılıklarından çekti bir kızılcık dalı kopardı, kalem gibi yonttu, ucunu yaşama batırdı ve yazmaya koyuldu.
Türk hikâyeciliği Ömer Seyfettin'den sonra Memduh Şevket Esendal, Fahri Celalettin gibi ustaların sürdürdüğü bir türdü. Sabahattin Ali, Refik Halit'in memleket hikâyeciliğine diyalektik bir görüş katmış ve bu yeniliği ile 1940'ların tek ismi olmuştu. Sait Faik ise onların yapmadığı bir şeyi yaptı. Bir konuyu değil l, yaşamın bir parçasını işliyordu. Bir tez savunmuyor, bir yaşantıyı yansıtıyordu. İnsan sevgisi dolu, doğa sevgisi dolu bir yüreği vardı. Neye baksa bu sevgi ile ısınıyor, ışıklanıyordu. Biz ancak o el attıktan sonradır ki, en önemsiz görünen insanların ve şeylerin zevkine eriştik."
Haldun Taner, Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil, 1983.