22 Nisan 2015 Çarşamba

Kuyrukluyıldız Eken Adam -Angela Nanetti


On8 Kitap yayınevinin bana hediyesi olan kitabın adı da konusu da çok değişikti. Olayların çocukların gözünden anlatıldığı roman ve hikayeler beni hep daha çok etkilemiştir. Bu romanda da Arno isminde masallarla büyütülen bir çocuğun hikayesi anlatılmaktaydı. Küçük kardeşi Bruno ve annesi ile birlikte yaşayan Arno babasını doğduğundan beri görmemiştir, varlığını sadece kendisine gelen noel kartlarından hissetmekte ve her geçen gün babasının eve dönmesini sabırsızlıkla beklemektedir. Annesi ise gerçeklerin farkındadır ve çocuklarını belki de korumak mantığı ile çocuklarına hep hikayeler, masallar anlatmakta ve onları gerçek dünyanın acımasızlığından bu şekilde korumaya çalışmaktadır. Anne Myriam genç ve güzel bir kadın olduğu kadar, çocuklarının beslenmesi ve okulları hususunda da maddi olarak zorluklar yaşamaktadır. Onların rahat edebilmesi için kasabada fırın sahibi olan Bay Lorenz ile evlenmeyi kabul etmesiyle Arno’nun keyfi kaçmaya başlar. Bu arada ormanın içindeki bir kulübede tanıştığı kuyrukluyıldız ektiğinden bahseden gizemli bir adam ile sohbet etmeye ve onu yavaş yavaş babasının yerine koymaya başlar. Yazımın başında da belirttiğim gibi hayal dünyası çok geniş olan bu kitap anne ve çocuk ilişkisini en saf haliyle ele almış, okuması çok keyifliydi.

Altını çizdiklerim;

“Hayallerimizden vazgeçecek olanlar bizler değiliz, bizi terk edecek olan onlar.

Gittiklerinde insan kendini çok mu kötü hisseder?

“Evet” dedi adam. “her zaman. Yine de sırf bu yüzden hayallerimizden vazgeçemeyiz; onlardır yaşama anlam katan.”

Arka Kapaktan;

Yaşamın ne kadarı hayaldir,

Hayallere biçilen ömür neyle ölçülür?

“Arno ormandaki adamı düşündüğünde, içinde, hayal gücünü harekete geçiren, yüzlerce soru uyandıran bir merak kıpırdanmaya başladı. Bu gizemli yabancı kimdi? Neden o kulübeye sığınmıştı?

Hayal gücü oradan oraya sıçradıkça, merak umudu besliyor ve yabancı adamın görmediği yüzü babasının bildik yüzüyle yer değiştiriyordu. Ya gelen babasıysa..? Ya onlara sürpriz yapmak için saklanıyorsa...? Belki de yardıma gereksinimi vardı? Belki de Arno’nun yardımına!”

İtalya’nın bir köyünde, herkes yaklaşan kuyrukluyıldızdan söz ediyordu. Böylesi, yıllardır görülmemişti. Ama kimse, göklerin bu makyajsız kraliçesini Arno kadar sabırsızlıkla beklemiyordu. Çünkü onun tek bir dileği vardı: Babasının eve dönmesi. Ancak, ne kardeşi onun kadar önemsiyordu bu dileği, ne de annesi Myriam. Hayatları, onları seven ama kendi prensiplerinden ötesini görmeyen bir adamın yakınında sürerken, köydeki terk edilmiş kulübenin bacası yeniden tütmeye başladı...

Bazen, sadece bize anlatılanın güzelliğiyle ayakta kalmak isteriz. Bazen hayatı, sadece hayallerimizin aydınlattığı kadarıyla görmektir bize iyi gelen. Umutla mutluluk yan yana yürüdüğünde, o yolu başkalarının, kendi doğrularıyla çizmesini istemeyiz. Gerçeklerin yükünü öykülerle hafifleten Angela Nanetti, büyülü bir anlatımla kaleme aldığı romanında soruyor: Mutluluğun ne kadarı uyum ve kabulleniştir, ne kadarı hayal ve arayış?

1 yorum:

  1. Hayallerimizden vazgeçecek olanlar bizler değiliz, bizi terk edecek olan onlar.

    Bayıldım bu söze.

    YanıtlaSil