19 Şubat 2013 Salı

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü - Aimee Bender



Yemeklerden ve hissettirdikleri duygulardan bahseden kitapları çok severim. Bu kitabın da arka kapağını okuduktan sonra almaya karar verdim. Dili basit olduğu için kısa sürede sonlandırabiliyorsunuz. Konu, küçük Rose ve onun küçük yaşlarda fark ettiği yeteneğinin detayları ile başlıyor. Rose daha dokuz yaşındayken, yediği yemeklerde o yemeği, pastayı, ya da herhangi bir şeyi hazırlayan, pişiren kişinin duygularını da hissettiğini keşfediyor. İlk olarak annesinin yemeklerinde bunu fark eden Rose zamanla her yediğinde başka insanların mesajlarını almaya başlıyor. Rose’un ailesinde değişik yetenekleri olan sadece kendisi değil, babası ve ağabeyi Joseph’in de değişik yetenekleri var ki bu da hikâyeyi daha gizemli bir hale sokuyor. Ayrıca kitapta küçük çaplı bir aşk da gizlenmiş durumda. Kısacası aile ve beraberlik kavramı üzerine okunabilecek hafif ve eğlenceli bir kitap olarak tavsiye edebilirim.
Altını çizdiklerim;
“ Yemekler duyguyla doludur.” S-52
“ Çocukların çoğu ilerideki hayatlarında ailelerinin kusurlu, kafası fena halde karışık insanlar olduğunu öğreniyorlardı zaten, ama ben bunu bu kadar erken ve vurucu şekilde yaşamak istemiyordum.” S-120
“ Berbat bir durumdayken sevdiğiniz birini görmek, minnetin en iyi barometrelerinden biridir.” S-196
Arka kapaktan;
Bir gün, mutsuzluğu, acıları ve arzuları, en derindeki sırları görme yeteneğin olduğunu keşfetseydin…
Bir gün, sana gülümseyen yüzlerin ardını görüp sana en yakın kişinin yüreğinde kilitlediği kapıları aralasaydın, ne yapardın?...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder