21 Mart 2013 Perşembe

Genç Prens'in Dönüşü - A.G.Roemmers



Sevginin sembolü Küçük Prens büyüyüp dünyaya gelseydi ne olurdu? Patagonya’nın otoyollarında seyahat eden bir adam ve Genç Prens’in karşılaşması ve 3 günlük yol maceraları. Mutluluk, sevgi, inanç, terk edişler ve düzen üzerine sohbetler… Kitabın en sevdiğim yanı aslında bildiğimiz duyguları bize yeniden hatırlatmasıdır. Birisine iyilik yaparsan kendini daha iyi hissedeceğin, birisini seversen senin daha çok sevileceğin ve insanları asla yargılamamak gerektiğini küçük olaylarla bize aktarmış yazar. Başka bir deyişle, ne kadar sevgiden uzak, tekdüze ve içine kapanık hayatlar yaşadığımızı hatırlatmış bize. Altını çizdiklerim;
“Zorluklar, büyümene ve mükemmeliyet adına yürüdüğün yolda bir adım daha ilerlemene olanak sağlar. Tıpkı rüzgâr estiğinde, ağaçların ayakta kalabilmek için köklerini sağlamlaştırmaları gibi.” S- 28
 “Eğer aynada üzgün bir surat görüyorsam, yapmam gereken tek şey gülümsemek.” S-34
“İyilik yapma bahanesiyle hayallerini yıkanlardan uzak dur, çünkü genelde yıktıkları hayallerin yerine koyacakları daha iyi bir şeyleri yoktur!” S- 57
“Gerçekten sevebilen insanlar yıldızlar gibidir, onlar aramızdan ayrıldıktan sonra bile ışıkları bizi aydınlatmaya devam eder.” S-90
Arka kapaktan;
“O büyüseydi ne olurdu? Bir gence dönüşseydi? Yine masumiyetini koruyabilir miydi? Günümüz dünyasının yiten derğerlerine, savaşlara, yaşanan acılara ve hastalıklara nasıl cevap verirdi? İşte A.G.Roemmers aklında bu sorularla kendini dokuz gün dokuz gece bir odaya kapatarak “ruhunun derinliklerinden” çıkacak bir hikaye yazmaya koyuldu. Sonuç Genç Prens’in Dönüşü oldu”
 

2 yorum:

  1. Kitabı okumadım ama bu kitabı Küçük Prens gibi gönüllerde taht kurmuş o çocuğa karşı yapılmış bir hakaret olarak görüyorum şu an

    YanıtlaSil
  2. Fikirlerinize saygı duyuyorum ama bu kitabı okumuş birisi olarak sizin kadar rahatsız olmadım ben... belki siz de okusaydınız fikriniz değişirdi...

    YanıtlaSil