Kötülük olunan bir şey midir? Yoksa yapılan bir şey mi?
Patrick Bateman Amerikan rüyasını
yaşayan, Wall Street’te çalışan ve kısaca paraya para demeyen bir adam. İyi
restoranlar, kadınlar, pahalı içkiler ve kıyafetler arasında sürüp giden bir
yaşamı var ancak içinde fırtınalar kopuyor. Bu romanın iki türlü
yorumlanabileceğini düşünüyorum. Ama
sonuçta yorumlarımın sonu aynı yere çıkıyor. İlk düşüncem Patrick’in bu
cinayetleri işlemediği ve hayal ettiği yönündeydi, diğer düşüncem ise özellikle
sonlara doğru anlatmaya başladığı, çözüldüğü ve güçsüz kaldığı yerlerde de
yaşananların hepsinin gerçek olabileceğiydi. Ama dediğim gibi sonucunda her
şeye sahip ama hiçbir şeye sahip olmadığını düşünen bir adamın hep daha
fazlasına sahip olma hırsının anlatıldığı bir kitaptı.
Kitapta kıyafetler, aksesuarlar,
mobilyalar, elektronik cihazlar, yemekler, içkiler yani aklınıza gelebilecek
her şeyin bir markası vardı, tanımlamaların hepsi bu yöndeydi. Birçok
tasarımcının isimlerini ilk bu kitapta duydum. İnsanların görünüşlerinin
tasvir edilmesinden çok giydikleri ile bir tanımlanmaları farklıydı.
Kitap bittikten sonra filmini
izledim, bunca yıldır neden izlememişim bilmiyorum. Sanırım çok vahşet olduğu
hususunda yorumlar kalmış aklımda. Aslında kitap çok daha kanlıydı diyebilirim.
Bütün bu cinayet, acı çektirme vs. olayları arasında beni en çok etkileyen
dilencilere davranış biçimiydi zannedersem, sadece 1 doları uzaktan sallayıp
vermemesi bence en büyük acımasızlıklarından birisiydi.
Bu kitap okunmalı, filmini
izlediyseniz bile yine de okuyun…
Ne yalan söyleyeyim ki
hissettirdiklerini tam anlatamadığımı düşünüyorum.
Arka Kapaktan;
Kendimle ilgili daha derin bir
bilgi edinmiyorum, bunları anlatışımdan çıkartılabilecek yeni bir anlam. Bütün
bunları size anlatmam için hiçbir neden yoktu. Bu itirafın hiçbir anlamı
yoktu... Aklıma gelmezdi hiç, insanlar iyi midir, insan kendini değiştirebilir
mi, insan bir duygudan ya da bir bakıştan ya da bir jestten haz duyarsa dünya
daha iyi mi olur, ya da başka birinin aşkını ya da iyiliğini kabul ederse.
Hiçbir şey olumlayıcı değildi, ruh cömertliği lafı hiçbir şeyi açıklamıyordu,
bir klişeydi, kötü bir şakaydı. Seks aritmetiktir. Bireysellik mesele değil
artık. Zeki olmak neye yarar ki? Aklı tanımla. Arzu -anlamsız. Zeka hiçbir şeyi
iyi edemez. Adalet öldü. Düşünmek yararsız, dünya anlamsız. Kötülük dünyanın tek
sürekliliği. Aşka güvenilmez. Yüzey, yüzey, yüzey, insanın anlam bulabildiği
tek şey yüzey. Benim gözümde uygarlık buydu, devasa ve tırtıklı bir bıçak ağzı
gibi...
Kötülük olunan bir şey midir?
Yoksa yapılan bir şey mi? Dünyaya lanetler yağdırıyorum ve de bana öğretilen
her şeye; ilkelere, seçkinliklere, seçimlere, ahlak derslerine, uzlaşmalara,
bilgiye, birlik olmaya, dua etmeye -hepsi yanlıştı, hiçbirinin kendi başına bir
amacı yoktu. Hepsinin dönüp geldiği şu: öl ya da uy. Kendi bomboş suratımı gözümün
önüne getiriyorum, bedeninden ayrılmış sesi, ağzından çıkan; Bunlar korkunç
zamanlar.
merhaba, ekşiden gördüm, geldim ve blogunuzu anında favorilerime aldım. blogunuz çok hoş ^_^
YanıtlaSilhoş geldiniz... çok çok teşekkür ederim :)
Sil