Şeker Portakalı ile başlayıp,
Güneşi Uyandıralım ile devam eden Zeze’nin maceraları Delifişek ile son
buluyor. Zeze artık büyüdü, ne bir portakal fidanına gönülden bağlı ne de kalbinde bir
kurbağa var… Artık acıları daha gerçek, yaraları daha zor sarılıyor. Tek olumlu
gelişme ise babasıyla daha rahat bir iletişim kuruyor olması. Ve en önemlisi de
bu kitapta artık genç bir erkek olan Zeze aşık oluyor ve acısını yine içinde yaşıyor.
Çünkü “kavuşamayınca aşk olur” !
Söylenecek çok fazla bir şey yok
çünkü Vasconcelos’un kalemi ve konusu belli, belli bir okuyucu kitlesi var. Tek
tavsiyem diğer kitapları okumadan bunun okunmaması gerektiği, Zeze’yi en iyi
anlama yolu, çocukluğunda yaşadıklarını bilerek bu kitaba başlanması.
Ayrıca belirtmeden geçemiyorum,
Zeze’yi okurken hep bir Küçük Prens tadı alıyorum. Çocukların bu kadar masum ve
riyasız olmasından sanırım…
Altını çizdiklerim;
“Ayağımıza bir parça çamur
bulaşması, günün birinde toprak olacağımızı hatırlatır.” S- 27
“Sustum. Düşüncelerle yaşamak
daha iyiydi.” S- 39
“Günışığı karanlığın korkularını
uzaklaştırıyordu hep.” S- 68
Arka Kapaktan;
Ünlü Brezilyalı yazar José Mauro
de Vasconcelos'un, kendi yaşam kesitlerinden yola çıkarak yazdığı Şeker
Portakalı'nı Türkiye'de yediden yetmişe herkes severek okumuştur. Romanın
kahramanı Zezé, çocukların olduğu kadar büyüklerin de yüreklerinde taht kurmayı
başarmış sevgi dolu bir çocuktur. Şeker Portakalı'nın ikinci bölümü olan Güneşi
Uyandıralım'da Zezé biraz daha büyümüştür. Çocukluğunun biricik dostu şeker
portakalı fidanı yoktur artık. Onun yerini yeni bir dost almıştır: Yüreğinde
yer eden sevgili bir Kurbağa'dır bu. Dizinin üçüncü kitabı Delifişek'te ise
Zezé'yi daha da büyümüş bulacaksınız. O artık yeniyetmelikten çıkmış, bir
delikanlı olmuştur. Yaşamın katı gerçekleriyle yüz yüzedir; haklarını arayan,
özgürlüğünü yaratmaya çalışan bir genç adamdır Zezé.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder