20 Ağustos 2014 Çarşamba

Har - Murat Uyurkulak


 
Murat Uyurkulak yine benim severek takip ettiğim afilifilintalar grubunda bulunan ve Ot Dergi ’de yazan bir yazar, daha önce kendisinin kısa yazılarını okumuş ve çok beğenmiştim. Romanlarından birisini okumayı düşündüğümde ise en güzel yorumlar bu kitaba aitti. Bu sebeple bu kitapla kendisi ile tanışmaya karar verdim.
Neresinden başlasam, nasıl yorumlasam diye ciddi anlamda beni düşündüren bir kitaptı Har. Öyle masalsı ve epik bir dille yazılmıştı ki, ben kim oluyorum da bu kitabı yorumlayacak cüreti kendimde buluyorum. Kitapta yerin yedi kat üstünde büyük A, melekler, şeytanlar, cinler bulunurken yeryüzünde ise yamuklar, Onüç, Numune, gibi değişik karakterler bulunmaktaydı. Özellikle sonyamuk diye adlandırılan kişinin yazarın kendisi olduğunu düşünüyorum. Kitap bir nevi dinlerin nasıl doğduğu ve insanlığın kıyamete nasıl kendi elleriyle yaklaştığının hikâyesiydi. Bir sürü mecaz ve aforizma ile dolu olan bu romana ilk başladığınızda yavaş ilerliyorsunuz ancak ikinci bölümle birlikte yazılar su gibi akmaya başlıyor. Kesinlikle çok başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Altını çizdiklerim;
“İnsanın ruhuna erişeceksen, deliğinden değil yarasından gireceksin”
“Yetti okuduğun. Artık yaz. Yaz, âlemdeki son imzan bir kelime olacaktır zira. Güçlü olsan da yaz, zayıf olsan da”
“Hoş görmek de bir aşağılama türüdür. İnsanları hoş gören, aynı zamanda hor da görüyordur" diye yazardı, ilahi mahlûklar için genel kılavuzda”
“Ne varlığın bulunmaz bir elmas olsun, ne de küfür başkalarına”
“Çalış ama işe bağlanma.
 Çalışmaktır tüm hazları öldüren”
 
Arka Kapaktan;
Bu ülke, ki Netamiye derler adına, ulu bir ejderhanın mide fesadından doğdu. Biz oradaydık, gördük her şeyi. Kıyametin yarım boy küçüğü bir alamet gündü. Yalan elbet, ulu falan değildi ejderha. Kanatlarından irin saçan, pespaye bir yaratıktı aslında. Hastaydı, uçarken kusuyordu sürekli. Şöyle son bir kez titredi, süzülürken ağzını açtı ve macunumsu fokurdak bir sıvıyı, uzun ince kilimler misali, kadim suyun ortasına seriverdi. Ejderha olgun bir armut gibi yere düşerken, macunkilim de hızla katılaştı, kabarcıklarından dağlar vadiler denizler hasıl oldu, bu ülke böyle vücut buldu.
Üzerinden her daim ekşi kokulu dumanlar tütmesi ondandır.”
Murat Uyurkulak’ın ilk romanı Tol çok sevilmişti. Har’ı da seveceğinizden eminiz. Dumanı tüten bir kıyametin romanı Har. Gökte melekler, cinler, “ben”ler, şeytanın ta kendisi, yerde Numune, Onüç, Otuzbeş ve bütün Yamuklar, tekmili birden aynı alametin üzerinde. Ne diyelim, Büyük A hepimizi korusun!

3 yorum:

  1. Ben de Behzat Ç. dizisinde duymuştum ilk adını. Eda okuyordu Tol kitabını. "Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi" cümlesiyle başlıyordu.
    O gün almayı planlıyordum , ve birden sahafta karşıma çıktı. Tol 'da şahane bir kitaptı.
    Geçen yılda imza gününe gitmiştim ve neredeyse bir tek ben vardım. Sağolsun 3 kitabını da imzaladı bir de güzel çay içti benimle :)
    En kısa zaman da TOL'u da okumanı tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tol en yakın zamanda okunacaklarımın arasında... siz de ne kadar şanslıymışsınız kıskandım :) sevgilerimle,

      Sil
  2. aslında isim de kitapta hiç yabancı değil ama sırası gelemedi bir türlü...

    YanıtlaSil