Daha önce birçok kitabını okudum
Barış Bıçakçı’nın ancak sanırım en çok bunu sevdim. Yazar kendi çocukluğunu da
katarak çok sade ve naif hikâyeler yazmış. Neresi kurgu neresi gerçek çok
kestiremiyorsunuz. En çok “Ailemizin Geçimi” ve kitaba adını veren “Aramızdaki
En Kısa Mesafe” hikâyeleri beni etkiledi.
Ancak, kitaptaki 24 hikâyenin hepsi birbirinden güzel diyebilirim. Barış
Bıçakçı’nın belli bir okur kitlesi var zaten, daha önce tanışmamış olanlara da
şiddetle tavsiyemdir. Bütün kitaplarını bitirmeyi planladığım bu naif, satır
aralarını dolduran yazarla mutlaka tanışmalısınız.
Arka Kapaktan;
Asıl öykü ile ilgilenmeyen bir
anlatıcı ve yetişkinliğe varmayan bir çocukluğun öyküleri... Aynı soyadının
önünde toplanmış beş kişinin belirip kaybolan dünyası... Bu dünyada hiçbir şey
göründüğü hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi! Daha önce
İletişimden Herkes Herkesle Dostmuş Gibi (2000) ve Veciz Sözler (2002) adlı
yapıtları yayımlanan Barış Bıçakçı, bu kitabında çok zor bir işe kalkışıyor:
Çocukluğun sihirli dünyasına giriyor. Ve ustalıkla geliyor bu işin üstesinden.
Çocukluk halini, çocuk duyarlılığını has edebiyatla anlatan ince, kırılgan
hikâyeler kuruyor. Yepyeni bir şey bu. Türkçe edebiyatta kimse çocukluğu böyle
anlatmamıştı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder