16 Eylül 2013 Pazartesi

Beyoğlu Rapsodisi - Ahmet Ümit



İlk defa Ahmet Ümit okudum ve polisiye çok sevmememe rağmen hiç sıkılmadan ve heyecanla okuduğum bir roman olduğunu saygıyla kabul etmek durumundayım. Beyoğlu Rapsodisi, Beyoğlu’ndan doğmuş ve orada büyümüş üç arkadaşın hikayesini anlatıyor. Bu arkadaşlardan birisinin fotoğraf sergisi açmak için planladığı çalışmalar, üç arkadaş ve sanat yönetmenleri olan Rus kadın Katya’yı bambaşka maceralara sürüklüyor. Fotoğraf sergisinin açılması heyecanı yerini cinayet araştırmasına dönüşüyor.
Ahmet Ümit, Beyoğlu’nun arka sokakları, yaşayışını, binalarını ve tarihini öyle güzel anlatmış ki, okurken aldığım notlarla birlikte, bir gün sırf bu kitabın geçtiği yerlerde dolaşmak istiyorum. Bana Beyoğlu’na farklı bir gözle bakmayı öğretti.
Şaşırtıcı bir son ile biten kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum.
Altını çizdiklerim;
“İnancımız yoksa düş kuramıyorsak, yaşam büyüsünü yitirmiş demektir.” S-127
“Çünkü aşk, belirsizliği severdi.” S- 251
“Bir insanı sevmek, onu, zayıflıkları, zaafları, yanlışlarıyla birlikte kabul etmek demekti.” S- 263
“İnanmak insanı mutlu eder.” S- 449
“Hayatta güçlü olacaksın, gerçek yasa güçtür. Adil olmanın, haklı olmanın, ahlaklı olmanın, merhametli olmanın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Kötüye kullanılsa bile, insanların önünde eğildiği tek değer güçtür.” S- 548
Arka kapaktan;
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden..

1 yorum:

  1. Ne zaman bir kitap tanıtım yazını okusam, mutlaka bana hitap eden bir cümle seçmiş oluyorsun kitabın içinden :)

    "İnanmak, insanı mutlu eder." bu seferki seçilen :)

    sevgiler

    YanıtlaSil