Yaz sezonunda alıp kenara
koyduğum kitaplardan birisini okuma şenliği sayesinde okuma fırsatı buldum.
Açıkçası şenliğin en sevdiğim kısımlarından birisi de bu.
Öncelikle kitabın bir yönetmenin
gözünden yazıldığı çok belliydi, her sahne insanın gözünde canlanıyordu, ayrıca
filminin çekilmesi de hoş olabilir diye düşünüyorum. Çok samimi bir kitap
olduğunu söylemek istiyorum, duygu ve düşünceler sade bir dille anlatılmış ki
bu sayede kitabı bir çırpıda okuyuveriyorsunuz. Gezi olaylarından da bahseden
bu kitap olaylara herhangi bir bakış açısı katmadan aktarıyor, bir aşkın
etrafında dönen olaylarmış gibi, herhangi bir politik fikir sunmadan. Son
dönemde o kadar çok politika, siyasetin içine düştük ki yazarın bize aşkı
hatırlatmak istediğini sezdim. Kitabın sade dille yazılmasının yanında içinde
çok güzel cümleler de bulunmaktaydı.
Altı çizili cümleler;
“ucurtma ucurmayi bilmeyen bir erkek, bir
kadini mutlu edemez”
Arka Kapaktan;
Ferzan Özpetek, doğup büyüdüğü
şehir olan İstanbul'u yıllardır uzaktan gözlemliyor. Bu sevginin ve hüznün
romanı olan İstanbul Kırmızısı, sanatçının sinema eğitimi için İtalya'ya
gidişine kadarki İstanbul yaşantısından izler taşıyor. Mesafelerle ölçülebilen
uzaklığın kişiyi bir şehre ait olmaktan alıkoyamayacağını, önemli olanın
şehirde yaşamak değil, şehri yaşatmak olduğunu gösteriyor.
Filmleriyle tüm dünyada adından
söz ettiren Ferzan Özpetek, romancılıkta da bir o kadar iddialı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder