Sanırım bu gidişle bütün Afili
Filintalar ekibinin kitaplarını okuyup, filmlerini izleyeceğim. Bu grupta
bulunan adamların yaptıkları işleri gerçekten beğeniyorum. Murat Menteş ve Onur
Ünlü’den sonra sıra Alper Canıgüz’ün romanlarına geldi ve Tatlı Rüyalar ile
başladım bu yazarı tanımaya. Kitabın içinde sayı olarak çok fazla ve bir o
kadar da değişik karakterler vardı. Bazı yerlerinde neresinde rüyada neresinde
gerçek hayatta olduğumu karıştırmaya başladım. İnce esprilerin ve doğru
aforizmaların adamıymış Alper Canıgüz.
Kitabın başlangıç hikâyesi de ilginç,
bir adamın hayatını satmak üzere gazeteye ilan vermesi ve Hector Berlioz’un bu
adamla tanışarak planladığı işe katılmaya razı etmesiyle gelişen olaylar
silsilesi. Bir profesörün öğrencileri ile rüyalar üzerine tartışmaları ve
Şevket Hakan Tuncel ile yaptıkları tuhaf deneyin anlatıldığı bölümlere
bayıldım.. Placebo etkisi yaratmak isteyen Profesörün bu etkinin gerçekten işe
yaraması hususunda şaşkınlığı da çok keyifliydi. Özellikle kurgusu mükemmeldi.
Kitapta
en sevdiğim ve komik bulduğum karakter ise Nalan’dı J Kapağında da yazdığı gibi,
psiko-absürd, romantik, komedi tarzında yazılmış, eğlenceli bir roman okudum.
Yazarın diğer kitapları da kütüphanemdeki yerini aldı, en kısa zamanda okuyup
sizlerle paylaşacağım.
Arka Kapaktan;
Alper Canıgüz, Tatlı Rüyalar’da
gerçek, düş ve kurgu arasında usulca ve ustaca hareket ederek okura baş
döndürücü bir hikaye anlatıyor. Bu zengin kadrolu saçma-komik macera, Beşiktaş
Balık pazarı esnafından, saygın üniversite hocalarından, poturlu-sakallı
medrese talebelerinden, gangsterlerden ve alter egolardan geçerek katarsis
garantili elektro-psikanaliz yöntemine, P 330 paradigmasına, içinde üç milyon
dolar olan bir çantaya ve daha nice fantazyaya açılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder