21 Ağustos 2013 Çarşamba

Şeytan ve Şair - John Underwood



1500’lü yıllarda yazılan ve günümüze kadar gelen eserlerin kimler tarafından yazıldığını nasıl biliyoruz? Sahiplerinin onlar olduklarına emin miyiz? Bu eserleri parayla başkasına yazdırmış olabilirler mi?

 
Tüm dünya tarafından kabul edilmiş edebi şaheserlerin yazarının aslında O olmadığı ortaya çıkarsa edebiyat, tiyatro ne hale gelir? Ve bu ülkelerin bile bir gelir kaybı yaşamasına sebep olur mu?
 

Konuyla ilgili ipucu vermek istemediğim için sorularla başladım yazıma. Jake isminde bir gazeteci ve oyuncu olan kızı Melissa’nın, bir akademik profesörün kitabının yayınlanmadan öldürülmesini araştırmalarının romanıydı. Roman akıcı ve büyük ustalardan alıntılar ile doluydu. Olaylara macera katabilmek için biraz zorlanılmış gibi geldi bana. Her ne kadar yazar kitabının birkaç yerinde Dan Brown’a atıfta bulunsa da onun tarzında yazmaktan geri kalmamıştı. Kısacası, hikâyenin konusu ve kurgusu güzeldi ama yine de daha kısa tutulsa daha etkili olabilirdi.

 
Altını çizdiklerim;

 
“Çoğu kez kendimizdedir derdimizin devası” S- 123

 
“Şüphe, tıpkı özenle bakılıp büyütülmesi gereken bir bebek gibidir, zaman ister.” S- 177

 
“Birçok şair fakirlik içinde öldü. Ancak tarihte onun kadar fakir ölen başka kimse yoktur; diğerleri arkalarında edebi değeri olan eserler, hatta bir ya da iki tane kitap bile bırakmışlardır.” S- 179
 

Arka Kapaktan;

“Kadim dost, İsa aşkına,

Dağıtma bu mezarın tozunu.

Bu mezar taşını koruyanı Tanrı korusun,

Ve kemiklerimi yerinden oynatana lanet olsun.”

 
Bu dörtlük, masum bir mezar kitabesinden çok daha fazlasını anlatıyor olabilir mi? İnsanlığın en önemli isimlerinden biri olan eşsiz şair ve oyun yazarı Shakespeare, gerçekten bir dahi mi, yoksa bir sahtekar mıydı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder