25 Mart 2014 Salı

Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra - Barış Bıçakçı


Barış Bıçakçı’nın okuduğum ikinci romanı… Özellikle ismi çok değişik gelmişti bana. Çok kısa sürede okunan bu kitap sonrasında üzerinde uzun uzun düşündürüyor.

“ve ben bir adım atarak korkuluğa yaklaşacağım, saçlarımı balkondan aşağı sarkıtacağım, kendimi boşluğa bırakacağım. yolda karşıma iyi niyetli biri çıkacak ve soracak olursa, aşağıdaki insanları gösterip, bir süre yere paralel gittikten sonra onlara anlayamayacakları şeyler anlattım diyeceğim. öyle olsun.” diyor Başak…

İntiharından önce son söyledikleri… Kitaptaki herkes Başak’ın bir şekilde hayatında bulunan, ucundan kıyısından onu tanıyan insanlar… İnsanlar neden intihar ederler? Geride kalanlar ne hale gelir? Kitapta beni en çok etkileyen Başak ve kardeşi Umut’un sohbetleri oldu, çocuk dünyalarındaki hayalleri ve kendi uydurdukları hikayelere bayıldım..

Altını çizdiklerim;

“Hayat devam eder. Bazı çiçekler susuzluğa ve unutulmaya dayanır. Hayat her zaman devam eder, bunu herkes bilir.” S- 55

“Özlemek duvarları en yüksek, kaçılması en zor hapishaneydi.” S- 58

“Utanç bizi ikiye böler. İkiye bölünmenin en dayanılmaz yanı, iki parçanın da hala canlı olmasıdır. İnsan herhalde bu yüzden kendini öldürmeye kalkışır. İkisinden biri gitsin, der.”  S- 98

“Her şeyi yerli yerinde, tıkır tıkır işleyen bir hayat kurduğunda, o hayatı yerle bir edecek bir felaket kurgulamak da farz olur. İnsan yarattığını yok edebilmek de ister.” S- 109

“Bir insanı okuduğumu kitaptaki bir kahramana benzettiğimizde bunu o insanı yargılamak için değil, anlamak için yaparız. Çünkü edebiyat da doğa gibi her türlü bilgeliğin kucağı…” S- 116

Arka Kapaktan;

“Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadım, gök erik gibi kaldı avcumda dünya. Şimdi ben uykusuzum, yalınayağım, kendimle meşgulüm. Kapımın önünde boş peynir tenekeleri, yağmur suyu biriktiriyorum. Kendi kendime, sanatçı tecrübe edinemeyen insandır, diyorum, bu dünyada hiçbir tecrübesi olmayan insandır ama şimdi sen karala bunun üstünü, yırt sen bunu, olmadı çünkü olmadı işte. Nafile.”

Bir intiharın çevresinde, insanlar...

O kızın intiharıyla birbirlerine yaklaşan...

Kendi içlerine ve geçmişe dalan...

Onu kaybetmenin acısıyla başka sevdiklerine eğilen...

Nasıl da mühimdir aşk sakarlıkları, sevgi ihmalleri; nasıl hayat kurtarır eşin-dostun bakım, onarımı...

Barış Bıçakçı’dan, yine usul usul edebiyat.

“Barış Bıçakçı'nın dingin, gösterişsiz, suskusundan güç alan öykülerinin son zamanlarda okuduğum en güzel öyküler arasında olduğunu söyleyebilirim. Ne anlattığı sanki önemli değilmiş, ama anlatım biçimi ve diliyle de sıradanmış gibi görünüyorsa size, okuma alışkanlıklarınızı adam akıllı gözden geçirmeniz gerekir.”

Semih Gümüş

1 yorum: