18 Nisan 2014 Cuma

Semerkant - Amin Maalouf


Zaten var olan Ömer Hayyam hayranlığımı daha da bilinçlenerek arttırmış olan bir kitap Semerkant. Tarihi bilgileri de detaylı vermesi romana olan inancımı yükseltti. Özellikle ilk bölümde Hayyam ve Hasan Sabbah’ın karşılıklı konuşmalarına bayıldım. Ömer Hayyam’ın rubai diye bildiğimiz “Semerkant Yazması” nı nasıl yazdığı ve daha sonrasında da kaybolan yazmanın Amerikalı bir adam tarafından takip edilerek bulunmaya çalışması üç bölüm ile birbirine bağlayan kitabın çevirisinin de çok başarılı olduğunu söylemeden geçemiyorum. Hala okumakta gecikenler varsa ve tarihi romanlara meraklıysanız mutlaka bu kitabı okumalısınız.

Altını çizdiklerim;

“Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de insanların da iki yüzü vardır.” S- 63

“Yalancı ağızlardan dökülen sadakat sözleri kadar kandırıcısı bulunamazdı.” S- 89

“Ölümle ittifak yapan hiçbir dava haklı olamaz.” S- 122

“Bizde erkekler savaşır, ama onlara kiminle savaşacaklarını kadınlar söyler.” S- 127

“Keyfi idareye bırakılmış bir ülkede insanın hayatını dürüstçe kazanamayacağını anladım.” S- 194

Arka Kapaktan;

Titanic'te Rubaiyat! Doğu'nun çiçeği Batı'nın çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim!" Amin Maalouf, "Afrikalı Leo"dan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğu'ya, İran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen içiçe iki öykü... 1072 yılında, Hayyam'ın Semerkant'ında başlayan ve 1912'de Atlantik'te bit(mey)en bir serüven... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran'ın tarihinin de okunuşunun öyküsü / tarihi...

1 yorum: