Bu kitabın fotoğrafını instagram
uygulamasında paylaştığım anda gelen yorumlardan anladım ki bu öyküyü sevmeyen
olmamış J
ben de onlardan birisiyim, hem çok hızlı hem de çok heyecanla okudum. Açıkçası içinde
Nazi olayları ile ilgili herhangi bir konu olacağını da bilmeden almıştım, sadece bir satranç oyununun insanın hayatında ne kadar büyük bir yer
kaplayabileceğini ve bir adamı delirmekten uzaklaştırıp hayata bağlamış olduğunu
hayretle okudum.
Zweig’ın sürgündeyken yazdığı ve
intiharından birkaç ay önce yazdığı bu öykü bir çeşit veda mektubuymuş. Bu gözle
bakıldığında kitap çok daha etkili oluyor.
Kısa, kolay bir dille yazılmış bu
kitabın etkisi büyük…
Arka Kapaktan;
Rastlantı sonucu eline geçirdiği
bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüştüren
ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan Dr. B.'nin öyküsüdür
görünüşte Satranç. Ama derinlerde bir veda mektubudur aslında.
Stefan Zweig'ın Brezilya'da
sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942'deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı
Satranç, Avrupa kültürünün nasyonal sosyalist tehlike altında yok oluşuna
işaret eder.
Avrupa kültürüne elveda derken
yaşama da veda etmeyi seçen Zweig'ın son yapıtı Satranç, gerilimli kurgusu ve
kahramanın ruhsal gelgitlerinin işlendiği dokusuyla, kısa ama her bakımdan
etkileyici olağanüstü bir uzun öyküdür.
bence kitabı etkileyici kılan en önemli noktalardan biri de girişindeki yazıydı..
YanıtlaSilevet
YanıtlaSilKitabı henüz bitirdim. Böyle etkileyici bir eseri bu kadar geç okuduğum için kendime kızdım açıkçası.
YanıtlaSilİlk kelimesinden son cümlesine kadar heyecan dolu bir eser.
Kesinlikle 70 sayfadan çok daha fazlası...