Kürk Mantolu Madonna’dan sonra okuduğum ikinci Sabahattin Ali romanıydı Kuyucaklı Yusuf. Bir iki yerde de paylaştığım üzere kitabın daha ilk sayfalarından itibaren kötü bir şeyler olacağı fikri beni korkuttu ve içimde Yusuf’a karşı bir acıma duygusu vardı. Duygularımda da çok yanılmamışım L
Hikayenin geçtiği 1930’lu yılları düşünürsek çok cesurca yazılmış olduğunu düşünüyorum. Romanın ironi tarafı ise o dönemlerden bu dönemlere kadar hiçbir şeyin değişmemesi. O dönemde de para ve malvarlığı insani değerlerden daha önemliymiş. Namus bile -sadece para açısından güçlü- insanların karşısında değerini yitirebiliyormuş.
Küçük yaşta yetim kalan Yusuf’un hikâyesi Kaymakam Salahattin Bey’in evine gelmesi ile başlıyor. Salahattin Bey, eşi Şahende Hanım ve kızları Muazzez ile çevrili küçük bir kasaba hayatı yaşaması ve kendisine bile itiraf etmekten korktuğu Muazzez’e olan aşkı.
Yusuf ve Muazzez’in yaşadığı olaylar tamamen maddi anlamda yokluktan ve etraflarındaki çıkarcı, doyumsuz ve insani değerlerini kaybetmiş kişilerden kaynaklamaktadır.
Neredeyse bir günde bitirdiğim ender kitaplardan birisi olarak kitaplığımdaki yerini alacak bu roman, kesinlikle okunmalı.
Altını çizdiklerim;
“Bir felakete sükûn ve itidalle tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir.” S- 11
“Hayattan fazla şeyler bekleme. Dünyada bir felaketin içinden en az zararla sıyrılmanın yolu hayata uymak, muhite uymak, hiç sivrilmemektir.” S- 151
“İstihfaf ettiği, kendisinden zayıf bulduğu mahlûkların mahkûmu olmak çok harap edici bir şeydi.” S- 200
Arka kapaktan;
Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısında naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikâyesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.
Sanırım listemizde çoğu kitap aynı :) Kuyucaklı Yusuf ve şu an okuduğunuz Tanrı'nın Unutulan Çocukları okumak için sabırsızlandıklarım arasında :))
YanıtlaSilBende farkettim aynı türleri sevip okuyoruz :) Tanrı'nın Unutulan Çocukları'nda yaklaşık 200 sayfa okudum ve beğenerek devam ediyorum... bittiğnde yorumlarım burada olacak...
YanıtlaSil