Oblomov’u okudukça sevdim
diyebilirim. Aslında okudukça ben de onun gibi tembelleştim galiba, bu biraz
bulaşıcı. Kafası sürekli plan ve programlarla meşgul olan bir adamın yatağından
çıkmaması tam bir Oblomovluk değil de nedir? Aslında Olga’ya âşık olduğunda bir
şeylerin değişeceğine inanmıştım ama haksız çıktım.
Bu arada en sevdiğim
karakter hizmetçi Zahar’dı. Onun o küçük hesapları, içten pazarlıklı hali ve
aynı zamanda efendisine olan gönülden bağlılığına bayıldım.
Oblomov yazıldığı yıllarda Rus
aristokrasisine bir eleştiri olmuş, en yakın arkadaşı Stoltz ise Avrupa’yı
temsil ediyormuş.
Kısacası, genelinde değil ama
bazı yerlerinde okurken sıkıldım, ancak sonlara doğru Oblomov’a alıştım ve
keyif almaya başladım. Bir de atlamadan geçemeyeceğim bu kitabı Hasan Ali Yücel
klasikleri dizisinden temin etmiştim, iyi çeviri kitap okuma zevkini daha da
arttırıyor.
Altını çizdiklerim;
“İnsanı, yalnız insanı anlatın
bana, insanı sevin” S- 32
“Tuttuğu yoldan dönmemek onun
için bütün değerlerden üstündü, adam dediğin bundan belli olurdu ve amaçları
ne kadar küçük olursa olsun direten insanlara saygı duyardı.” S- 200
“Aşk komedyasında veya
tragedyasında iki oyuncu vardır; hemen her zaman biri ezer, biri ezilir.” S-
284
“İnsan niçin yaşadığını bilmezse
günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten
başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya
dalıyor, ertesi gün yine aynı hayat.” S- 286
“Bilgisi olanın para kazanmak hakkıdır.”
S- 449
Arka Kapaktan;
Rus edebiyatının hiçbir
kahramanı, ne Raskolnikov, ne Mişkin, ne Prens Andrey, eski Rus insanını, hatta
bütün Doğuluları Oblomov kadar açıklıkla, en özlü yanıyla temsil etmez. Doğu,
belki de ilk defa olarak Gonçarov'un bu büyük eserinde kendi kendini tanımaya,
Batı'dan farkını anlamaya başlamıştır.
Oblomov klasik kahramanlar gibi
genel bir tip, Don Kişot gibi, Tartuffe gibi insanlığın bir halini göstermekle
birlikte, zamanına, çevresine sıkı sıkıya bağlı bir insandır.
“İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün yine aynı hayat.” Harika bir söz:)
YanıtlaSilevet... ben de çok beğendim... :)
SilBen de Oblomov'un hırkasına bayılmıştım, hatta benim de olsa keşke diye içimden de geçirmiştim :)))
YanıtlaSil