Zülfü Livaneli’nin kalemini
gerçekten seviyorum. Daha önce de “Kardeşimin Hikâyesi” ve “Engereğin Gözü”
isimli kitaplarını burada yorumlamıştım.
Serenad okumakta geç kaldığım
romanlardan bir tanesiydi. Hikâyenin ana karakteri Maya Duran ve Maximillian
Wagner’a bayıldım diyebilirim. Farklı yerlerde yaşamış olan Maya’nın anneannesi
ve babaannesinin hikâyesi, Wagner’ın eşi Nadia ve hep bir ırkın kendini diğerinden
üstün görmesi sonucu tarih boyunca yaşanan acılar, eziyetler bu kitapta
toplanmış ve birbirine geçen hikâyelerden bir roman yaratılmış gibiydi. İçinde
tarih geçen romanları daha çok seviyorum sanırım, daha çok inanarak okuyorum.
Sonuç olarak benim gibi okumakta
geç kalanlar varsa kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap Serenad, film
izler gibi okuyacak ve pişman olmayacaksınız.
Altını çizdiklerim;
“Hepimiz içimizde, gizli, nazik
davranışlarla üstü örtülen ama bir tehdit algıladığımız zaman hemen o keskin
dişleriyle ortaya çıkan bir timsah taşıyoruz.” S- 10
“İnsan ancak yapabileceğini
isterdi. “istemek” kavramı, “dilemek ”ten ve “hayallere dalmak ”tan farklı bir
şeydi. Bedelini göze almakla, gereğini yapmakla ilgili bir şeydi.” S- 28
“Bilgi ne garip bir şeydi. Şişede
hapsedilmiş bir cin gibi yıllarca duruyor, senin gelip kapağını açacağın günü
bekliyordu.” S- 213
“İnsanların kendi milletini veya
kendi inancını diğerlerinden daha üstün görmesi, ne korkunç olaylara, ne büyük
acılara neden oluyordu bu dünyada!” S- 217
Arka Kapaktan;
Her şey, 2001 yılının Şubat
ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini
yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian
Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.
1930'lu yıllarda İstanbul
Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün
onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk
hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım
sırları da öğrenir.
Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı
ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az
kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye
gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.
Okurunu sımsıkı kavrayan
Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine
başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz
dengesi.
http://tayfunsurucu.blogspot.com.tr/2013/10/zaman-ve-zamanszlk.html Serenad için benim hissettiklerim.
YanıtlaSilAh Serenad,çok güzel bir kitaptı :) Blogunuzu çok sevdim,sevgiler:)
YanıtlaSilçok teşekkür ederim... benden de size sevgiler... :)
Silİznin olursa eğer altını çizdiğim cümleleri paylaşmak istiyorum.
YanıtlaSil"Barbar" eski Yunancada yabancılar için kullanılan bir kelimeydi. "Yabancı" anlamına gelirdi. Yunanlı olmayan herkes, özellikle de
Persler ve Asya halkları barbardı.
---
Farklı düşünmek, çok zaman düşman kabul edilmenin nedeni olurdu.
---
Asıl fark yaratan iktidar değil, muhalefet olmalı.
---
Coğrafya kaderdir.
---
Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır.
---
Senden çalınabilen bilgi, senin bilgin değildir.
---
Aşkla ölüm birbirinin düşmanıdır.
---
Teşekkür ederim anlayışın için.
Kolay gelsin...
:)