20 Ocak 2014 Pazartesi

Serenad - Zülfü Livaneli


Zülfü Livaneli’nin kalemini gerçekten seviyorum. Daha önce de “Kardeşimin Hikâyesi” ve “Engereğin Gözü” isimli kitaplarını burada yorumlamıştım.
Serenad okumakta geç kaldığım romanlardan bir tanesiydi. Hikâyenin ana karakteri Maya Duran ve Maximillian Wagner’a bayıldım diyebilirim. Farklı yerlerde yaşamış olan Maya’nın anneannesi ve babaannesinin hikâyesi, Wagner’ın eşi Nadia ve hep bir ırkın kendini diğerinden üstün görmesi sonucu tarih boyunca yaşanan acılar, eziyetler bu kitapta toplanmış ve birbirine geçen hikâyelerden bir roman yaratılmış gibiydi. İçinde tarih geçen romanları daha çok seviyorum sanırım, daha çok inanarak okuyorum.
Sonuç olarak benim gibi okumakta geç kalanlar varsa kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap Serenad, film izler gibi okuyacak ve pişman olmayacaksınız.
Altını çizdiklerim;
“Hepimiz içimizde, gizli, nazik davranışlarla üstü örtülen ama bir tehdit algıladığımız zaman hemen o keskin dişleriyle ortaya çıkan bir timsah taşıyoruz.” S- 10
“İnsan ancak yapabileceğini isterdi. “istemek” kavramı, “dilemek ”ten ve “hayallere dalmak ”tan farklı bir şeydi. Bedelini göze almakla, gereğini yapmakla ilgili bir şeydi.” S- 28
“Bilgi ne garip bir şeydi. Şişede hapsedilmiş bir cin gibi yıllarca duruyor, senin gelip kapağını açacağın günü bekliyordu.” S- 213
“İnsanların kendi milletini veya kendi inancını diğerlerinden daha üstün görmesi, ne korkunç olaylara, ne büyük acılara neden oluyordu bu dünyada!” S- 217
Arka Kapaktan;
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.
1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.
Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.

4 yorum:

  1. http://tayfunsurucu.blogspot.com.tr/2013/10/zaman-ve-zamanszlk.html Serenad için benim hissettiklerim.

    YanıtlaSil
  2. Ah Serenad,çok güzel bir kitaptı :) Blogunuzu çok sevdim,sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim... benden de size sevgiler... :)

      Sil
  3. İznin olursa eğer altını çizdiğim cümleleri paylaşmak istiyorum.
    "Barbar" eski Yunancada yabancılar için kullanılan bir kelimeydi. "Yabancı" anlamına gelirdi. Yunanlı olmayan herkes, özellikle de
    Persler ve Asya halkları barbardı.
    ---
    Farklı düşünmek, çok zaman düşman kabul edilmenin nedeni olurdu.
    ---
    Asıl fark yaratan iktidar değil, muhalefet olmalı.
    ---
    Coğrafya kaderdir.
    ---
    Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır.
    ---
    Senden çalınabilen bilgi, senin bilgin değildir.
    ---
    Aşkla ölüm birbirinin düşmanıdır.
    ---
    Teşekkür ederim anlayışın için.
    Kolay gelsin...
    :)

    YanıtlaSil