Küçük yaşta yetimhaneden kaçan
bir çocuğun dört kişinin tecavüzüne uğramasının ardından kendisinin artık bir
insan değil, bir zargana olduğuna inanması ile başlayan bir kitaptı. Zargana
gün geçtikçe güçlenmiş, akıllanmış, âşık olmuş ve daha birçok şeyi yaşamıştır.
Bazı yerlerde çok çarpıcı olmakla birlikte Zargana’nın diğer insanlara kendi
hayat oyununu tiyatro gibi sahneletmesi çok ilginçti. Hakan Günday’ın Kinyas ve
Kayra’sını okurken biraz zorlanmıştım ama Zargana neredeyse bir günde bitti ve
tadı damağımda kaldı.
Altını çizdiklerim;
“İnsanları anlamak zor değil.
Hepsinin de doğum izleri gibi karakter izleri var sağlarında sollarında. Biraz
dikkatli bakmak yeter.” S- 13
“Cahil ile anarşist arasındaki
fark tüy kadardır. O aradaki tüyüm üzerinde durur bütün okunan kitaplar.” S- 17
“Öldürülmemiş bir tecavüz kurbanı
pimi çekilmiş bir el bombası kadar tehlikelidir. En olmadık intikam biçimlerini
hayal eder ve ilk fırsatta gerçekleştirmeye çalışır.” S- 95
“bizim yaşamamız için tek bir
neden var. O da aşk. Onun dışındaki her şey dekor. Üzerinde yaşadığın dünya biz
aşık olalım diye yaratılmış.” S- 177
Arka Kapaktan;
Türk edebiyatında şimdiden
farklılığını kanıtlamış olan Hakan Günday, Zargana'da bunca karmaşık bir
öykünün altından yalın ve duru bir anlatımla kalkıyor. Hayat, varlık, hiçlik,
oyun, zeka, kudret ve acizlik arasında gidip gelen bir metin.
Hakan Günday'ın Kinyas ve Kayra, Az kitaplarını okudum. Kalemini çok sevdim ama 1 yıl oldu elim gitmedi kitaplarına. Çünkü unutamıyorum, kitaplarındaki detaylar çok canlı bir şekilde aklımda kalıyor. Şiddet,şiddet, şiddet... Ya da ben fazla duyarlıyım bilmiyorum.
YanıtlaSil