Pinuccia’nın kış okuma
şenliğindeki kategorilerden birisi biyografi olunca bu tarz kitapları en iyi
yazan Taraborrelli’den Marilyn Monroe’yu okumaya karar verdim. Daha önce
Elizabeth, Michael Jackson, Madonna gibi ünlülerin biyografilerini yazan
Taraborrelli yine uzun araştırmaları sonucunda Monroe’nun biyografisini
oluşturmuş.
1950’li yılların müzik ve film
artisti Marilyn Monroe’yu hepimiz biliriz, çünkü o döneme damgasını vuran
yegane kadınlardan birisiydi. Dışarıdan bakıldığında ne kadar şaşalı ve güzel
görünen bu hayatın içinde acılarıyla boğuşan kırılgan bir kadın varmış. Marilyn
Monroe hayatı boyunca paranoid şizofren annesi ile uğraşmış, gerçek babası onu hiçbir
zaman kabul etmemiş, yetimhanelerde büyümüş ve aslında bir yandan da kendi
paranoyaları ile uğraşırken bir yandan da çalkantılı aşk hayatı onu dibe
batırmış olduğunu üzülerek okudum.
Yine de her ne kadar acılarıyla
ve aşırı derecede ilaç bağımlılığı ile uğraşan bu kadının bir zamanlar Norma
Jean adında sıradan bir genç kız olduğunu ve ünlü olmak için umudunu hiç
kaybetmeden çalışmasını heyecanla okudum.
Biyografilerin güzel yanı ise bu
örnekte de olduğu gibi, insanların “aptal sarışın” diye yaftaladıkları bu
kadının aslında gayet zeki olduğu ve hiçbir şeyin dışarıdan göründüğü gibi
olmadığını bize ispatlamalarıdır.
Biyografi severlere tavsiye
edebileceğim bir kitap…
Arka Kapaktan;
Marilyn Monroe'yla ilgili her
şeyi bildiğinizi düşünüyorsanız... Bir daha düşünün.
Dünyaca ünlü biyografi yazarı J.
Randy Taraborrelli, Marilyn Monroe efsanesini gün yüzüne çıkarıyor ve dünyanın
en ebedi ve gizemli ikonuyla ilgili şaşırtıcı gerçekleri açıklıyor. MARILYN
MONROE VE BİLİNMEYEN HAYATI Norma Jeane Baker, 1950'lerde, meşhur Marilyn
Monroe olduğunda, annesi Gladys Baker'ın öldüğünü ya da artık hayatının bir
parçası olmadığını söylüyordu. Fakat ikisi de doğru değildi. Aslında,
Marilyn'in akıl hastası annesi hep hayatındaydı ve genç yıldız, kendi
efsanesine doğru yol alırken geri planda daima karmaşık aile ilişkileri vardı.
Ki bu hikaye şimdiye dek hiç anlatılmadı… Taraborrelli, çığır açacak
çalışmasında, annesi, üvey annesi ve yasal hamisi de dahil, ünlü aktrisin
hayatında etkili olan tüm kadınların detaylı ve gerçek portrelerini çiziyor.
Annesinin ağır paranoyak şizofrenisiyle uğraşmak zorunda kalan dünyaca ünlü bir
kızın yürek burkan hikayesini, adı sonsuza kazınırken kendini yok edişini
anlatıyor.
Ben de geçen haftalarda "My Week With Marilyn" filmini izlediğimde aynı şeyleri düşünmüştüm.Gerçek Marilyn hayranları da bu yüzden ona hayrandır bence,gerisi boş :)
YanıtlaSil