28 Haziran 2013 Cuma

Kumarbaz - Dostoyevski


 
Kitaplarımı okuma sırasına koyarken, bir tane güncel bir roman okuduysam sonra da bir tane klasiklerden okumaya özen gösteriyorum. Böylece edebiyatın her türlüsüne olan ilgimi kaybetmeden, sıkılmadan okumaya devam edebiliyorum. Kumarbaz’da kitap fuarından alıp beklemeye koyduklarımdan birisiydi. Yine okumakta geç kalmış olduğumu hissettiğim bir romandı.
Genç Aleksey İVANAVİÇ'in soylu aileler arasındaki hayatı, Polina’ya olan saf aşkı ve kendini kaybetme derecesinde rulet bağımlığını samimi bir dille anlatan kısa ama etkili bir roman okudum. Kumar alışkanlığının insanları nasıl etkisi altına alıp kişileri bağımlı hale getirdiğini, bu sebepten kazandığında etrafında herkesin pervane olması ve kaybedildiğinde mahkûm olunan yalnızlık güzel anlatılmıştı. Okurken en eğlendiğim yerler ise büyükannenin de yaşına rağmen kumar heyecanı ile kendisinden geçerek rulete devam ettiği bölümlerdi.
 
Altını çizdiklerim;
“Kendini bilen bir adam için karşılaşacağı hakaretlere, izzeti nefsini kıran darbelere katlanmak güçtür.” S- 8
“Kumarbazlar, insanın oyun masasından tam yirmi dört saat hiç kıpırdamadan, kâğıttan gözlerini ayırmadan oturabileceğini pekâlâ bilirler.” S- 108
 
“Tanrı, yaşını başını almış kulunda bile kibiri affetmiyor.” S- 114
 
“insanın bazen en çılgınca, en olanaksız bir düşünceye kapılıverdiği, ona bel bağladığı olur. Öte yandan bu düşünce, kuvvetli, içi yakan bir arzuya sahip olduğunuz zamana rastlamışsa bunu kaderin size hazırladığı, önüne geçilmez bir alın yazısı gibi görürsünüz. Belki de bu bir önsezi ile iradenin olağanüstü çabasının birleşmesi, kendi hayalinizle zehirlenmeniz ya da başka bir şeydir.” S- 118
Arka Kapaktan;
Kumarbaz, Dostoyevski’nin romanları arasında özelliği olan bir yapıttır. Bu dev romancı kendini anlatmaktan hiçbir zaman geri kalmamıştır, ama Kumarbaz, yaşamının en gerçek dramlarından birinin tahlilini yapar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder