Kitaplarımı okuma sırasına
koyarken, bir tane güncel bir roman okuduysam sonra da bir tane klasiklerden okumaya özen
gösteriyorum. Böylece edebiyatın her türlüsüne olan ilgimi kaybetmeden,
sıkılmadan okumaya devam edebiliyorum. Kumarbaz’da kitap fuarından alıp beklemeye
koyduklarımdan birisiydi. Yine okumakta geç kalmış olduğumu hissettiğim bir
romandı.
Genç Aleksey İVANAVİÇ'in soylu
aileler arasındaki hayatı, Polina’ya olan saf aşkı ve kendini kaybetme
derecesinde rulet bağımlığını samimi bir dille anlatan kısa ama etkili bir
roman okudum. Kumar alışkanlığının insanları nasıl etkisi altına alıp kişileri
bağımlı hale getirdiğini, bu sebepten kazandığında etrafında herkesin pervane
olması ve kaybedildiğinde mahkûm olunan yalnızlık güzel anlatılmıştı. Okurken
en eğlendiğim yerler ise büyükannenin de yaşına rağmen kumar heyecanı ile
kendisinden geçerek rulete devam ettiği bölümlerdi.
Altını çizdiklerim;
“Kendini bilen bir adam için
karşılaşacağı hakaretlere, izzeti nefsini kıran darbelere katlanmak güçtür.” S-
8
“Kumarbazlar, insanın oyun
masasından tam yirmi dört saat hiç kıpırdamadan, kâğıttan gözlerini ayırmadan
oturabileceğini pekâlâ bilirler.” S- 108
“Tanrı, yaşını başını almış
kulunda bile kibiri affetmiyor.” S- 114
“insanın bazen en çılgınca, en
olanaksız bir düşünceye kapılıverdiği, ona bel bağladığı olur. Öte yandan bu
düşünce, kuvvetli, içi yakan bir arzuya sahip olduğunuz zamana rastlamışsa bunu
kaderin size hazırladığı, önüne geçilmez bir alın yazısı gibi görürsünüz. Belki
de bu bir önsezi ile iradenin olağanüstü çabasının birleşmesi, kendi
hayalinizle zehirlenmeniz ya da başka bir şeydir.” S- 118
Arka Kapaktan;
Kumarbaz, Dostoyevski’nin
romanları arasında özelliği olan bir yapıttır. Bu dev romancı kendini
anlatmaktan hiçbir zaman geri kalmamıştır, ama Kumarbaz, yaşamının en gerçek
dramlarından birinin tahlilini yapar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder