Daha önceki yazılarımda da
belirttiğim gibi, bir çocuğun dilinden ve düşüncelerinden aktarılan romanları
çok seviyorum. Onların düşüncelerindeki saflık ve hayal gücü romanı daha etkili
kılıyor benim için. Korkmuyorum isimli bu romanda öyleydi. Küçük ve fakir bir
İtalyan kasabası olan Acqua Traversede yaşayan bir grup ailenin çocuklarının
birbirleri ile yaptıkları bir yarışı, başkahraman Michele’in kaybetmesi ve
kendisine verilen ıssız, terkedilmiş bir eve girme cezasın ile başlayan
macerayı anlatan romanı bir günde bitirdim diyebilirim. Michele ıssız eve
girdiğinde orada bir çukur ve çukurun içinde bağlı duran kendisi yaşlarda bir
çocuk ile karşılaşıyor. Çocuğun oraya neden koyulduğu, kimlerin bu işi
yaptığını kitabın ortalarında anlıyoruz. Sonucu ise tahminlerimin dışında bitti
diyebilirim.
Kısacası dili basit ve okunması
kolay, bir o kadar da heyecanlı bir romandı.
Arka Kapaktan;
Korkmuyorum’u az rastlanır
betimsel duyarlılıkla işleyen, Michele’nin çocuk dünyasını ve dünyanın zengin
fantezilerini son derece ustaca ortaya koyan Nicolo Ammaniti, doğanın ve
insanın güzellikleriyle, çirkinliklerini, bu güzellik ve çirkinliklerin
yarattığı zıtlığı, yine doğanın öğelerini kullanarak farklı metaforlarla
anlatıyor.
bu tür romanları seviyorsanız emile ajar-onca yoksulluk varken kitabını da okuyabilirsiniz :)
YanıtlaSilyarım saat önce bitirdim kitabı gerçekten mükemmel... hala kurtulamadım etkisinden.
YanıtlaSil